Yaz kurslarındaki Kur’ân-ı kerîm öğretimi

Yaz kurslarındaki Kur’ân-ı kerîm öğretimi



Temel dînî eğitimin, evvelâ evde başlaması lâzım. Sonra kreşler, ana sınıfları/anaokullarında devam etmelidir. İlkokul, ortaokul ve lisede ise dozajı arttırılarak devam ettirilmelidir.

 

Bilindiği üzere, insanlar, “maddî” ve “manevî” olmak üzere iki kısımdan yani “beden” ve “rûh”tan müteşekkildirler.

“Dîn” ve “inanma duygusu” çocuk-genç-yaşlı herkes için tabîî bir ihtiyaçtır. Nasıl bedenin yemeye-içmeye, mâddî şeylere ihtiyâcı varsa, rûhun da manevî gıdâya ihtiyâcı vardır. Dînsiz insanlar, gıdâsız kalan cesetlere benzerler.

Her insan için, belli bir temel dînî eğitim şarttır. Bilindiği gibi, “İslâmî ilimler”, önce “aklî” ve “naklî” ilimler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan “aklî ilimler”in öğrenilmesi “farz-ı kifâye”dir. Çünkü bunlar naklî ilimlerin anlaşılmasında yardımcıdırlar. Naklî ilimler de “âlet ilimleri” ve “yüksek dîn ilimleri” olmak üzere ikiye ayrılırlar.

12 adet olan âlet ilimleri ile 8 kısım olan yüksek dîn ilimlerinden 5’inin öğrenilmesi yine farz-ı kifâye, ama 3 yüksek dîn ilminin öğrenilmesi farz-ı ayın olmaktadır. Öğrenilmesi farz-ı ayın olan ilimler: “Akâid”, “Fıkıh” ve “Tasavvuf yani  Ahlâk” bilgileridir.

Âkıl, bâliğ, erkek ve kadın her Müslümânın, “zarûrât-ı dîniyye” denilen “zarûrî=temel dînî bilgileri” öğrenmeleri farz-ı ayındır. Yani tek tek herkese farzdır. Bunlar küçük yaştan itibâren öğretilmelidir.

Yaz kurslarındaki Kur’ân-ı kerîm öğretiminden istifâde etmeli ve imkânı olan herkes bunu desteklemelidir. Bütün Müftüler, Vâizler, Kur’ân-ı kerîm Kursu Hocaları, Câmilerdeki İmâm-Hatipler ve Müezzinler, başka kimlerin elinde ne imkân varsa, meselâ Câmi Dernekleri, Vakıflar ve Sivil Toplum Kuruluşları, Belediyeler, Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Âile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı… gibi Devlet Kuruluşlarındaki yetkililer de, bu işe dört elle sarılmalı, kim ne yapabiliyorsa yapmaya çalışmalıdır…

“Beşikten mezâra kadar ilim öğreniniz” hadîs-i şerîfi, ilim öğrenmede herhangi bir yaş sınırının olmadığını bize ifâde etmektedir. Böyle olmakla berâber, “Çocukluktaki öğretim, taşa nakış yapmak/yazı yazmak gibidir…” hadîs-i şerîfi, küçük yaştaki eğitim ve öğretimin ne kadar büyük öneminin bulunduğunu bize göstermektedir.

Şüphe yok ki, temel dînî eğitimin, evvelâ evde başlaması lâzım. Sonra kreşler, ana sınıfları/anaokullarında devam etmelidir. İlkokul, ortaokul ve lisede ise dozajı arttırılarak devam ettirilmelidir.

Okullarda alınan eğitim, Câmilerde, Kur’ân-ı kerîm Kurslarında ve Yaz Kurslarında takviye edilmelidir. Vaazlar, hutbeler, sohbetler ve konferanslarla bunlar desteklenmelidir. Yine kitap, dergi, takvîm, gazete, internet, radyo ve televizyon yayınları da bunlara destek olmalıdır.

Comments are closed.