Yediğinden bana da ver

Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Eshabiyle bir bahçede oturmuş yemek yiyorlardı. Bir cariye geçti oradan. Harpte esir alınan kadın kölelere “cariye” denirdi.
O cariye dönüp baktı.
Efendimiz’i gördü.
Huzuruna yaklaştı.
Ve “Yediğinden bana da ver” deyiverdi. Sahabe-i Kiram şaşırdılar. Efendimiz, önündeki yemekten bir lokma alıp uzattılar o kadına.
Lâkin cariye almadı.
“Onu istemiyorum” dedi.
Efendimiz sordular:
“Ya ne istiyorsun?”
“Ağzında çiğnediğinden ver” dedi.
Eshab daha da şaşırdılar.
Hatta öfkelendiler.
Ama Efendimiz onu kırmadı. Mübarek ağzındaki lokmadan verip onu sevindirdi.
***
Kadın, Resulullah Efendimiz’in elinden o lokmayı alıp da yediği anda hâlinde âni bir değişiklik oldu.
O edepsiz hâli gitti.
Çok pişman oldu.
Yaptığından utandı.
Kızardı, bozardı.
Önüne bakarak süratle uzaklaştı o yerden. O günden sonra “edep haya” timsali bir hanımefendi oldu. Öyle ki edep ve terbiyesiyle parmakla gösteriliyordu o havalide
***
Efendimiz (aleyhisselam), çocuk sahabilerden Hazret-i Katade’nin (radıyallahü anh) yüzünü sevgiyle okşamışlardı bir gün.
O an yüzü değişti.
Bir parlaklık geldi.
Öyle ki akranı arasında hemen farkedilirdi. O parlaklık ölünceye kadar da hiç gitmedi ondan.