“Yediğinden bana da ver!”

“Yediğinden bana da ver!”



Peygamber Efendimiz eshâbıyla bir bahçede oturmuş yemek yiyorlardı. Bir câriye geçti oradan. Harpte esir alınan kadın köleye “câriye” denirdi.

O câriye dönüp baktı.

Efendimizi gördü.

Huzûruna yaklaştı.

Ve “Yediğinden bana da ver” deyiverdi. Sahâbe-i kirâm şaşırdılar! Efendimiz, önündeki yemekten “bir lokma” alıp uzattılar o kadına.

Lâkin câriye almadı.

“Onu istemiyorum.”

“Ya ne istiyorsun?”

“Ağzında çiğnediğinden.”

Eshap daha da şaşırdılar!

Hattâ öfkelendiler!

Ama Efendimiz onu kırmadı. Mübârek ağzındaki lokmadan verip onu sevindirdi.

Kadın, Resûlullah Efendimizin elinden o lokmayı alıp da yediği anda hâlinde âni bir değişiklik oldu.

O edepsiz hâli gitti.

Çok pişmân oldu.

Yaptığından utandı!

Kızardı, bozardı…

Önüne bakarak sür’atle uzaklaştı o yerden. O günden sonra “edep hayâ” timsâli bir hanımefendi oldu. Öyle ki; edep ve terbiyesiyle parmakla gösteriliyordu o havâlide

● ● ●

Efendimiz aleyhisselâm, çocuk sahâbîlerden Hazret-i Katâde’nin yüzünü “sevgiyle” okşamışlardı bir gün.

O an yüzü değişti.

Bir parlaklık geldi.

Öyle ki; akrânı arasında hemen fark edilirdi. O parlaklık, ölünceye kadar da hiç gitmedi ondan.

Comments are closed.