Yetmiş deve yükü çeyiz!..

Hatice validemizle Peygamber efendimizin evlenecekleri zaman yaklaşıyordu… Hazret-i Hatice, o günlerde dedikodulardan muzdaripti… Bir yakınını gizlice Server-i kâinatın huzuruna şu haberle gönderdi:
“Bize, kendi şöhretli hâlinle, bir fakire varıp, zevceliği kabul ettin diye tan ederler (kötülerler). Bir miktar çeyiz gönderseniz, az da olsa ben onu çoğaltıp, halka gösteririm. Ayıplayanların ayıplaması def olur.”
Resulullah efendimiz, düşünceli bir hâlde, evden çıktı. Doğruca Ebu Bekr-i Sıddîk’ın dükkânına gitti. Hazret-i Ebu Bekir onu üzüntülü görünce;
-Ya Muhammed’ül-emin! Anam babam sana feda olsun. Niçin üzüntülüsün? dedi. Fahr-i âlem;
-Ya Eba Bekr! Hatice’ye çeyiz götürmem lazım, buyurdu. Ebu Bekr-i Sıddîk;
-Yetmiş devem, Şam’a ticarete gitmişti. Bugün geldiklerini müjdelediler. Kerem edip, karşılayın. Kervanın bütün yükü senindir. Kervanbaşına durumu bildirin. Onu azat edeceğimi, yüz altın vereceğimi, benim bunu vadetmiş olduğumu söyleyin, dedi.
Efendimiz aleyhisselam kervanın önüne geldi. Kervanbaşına durumu anlattı. “Sana nişan vereyim” buyurduğunda, kervanbaşı;
-Ben senden nişan istemem, ben ve develer, sana fedadır, diyerek, develeri Hatice-i kübra’nın sarayına doğru sürdüler…
Pazar ortasına gelince Ebu Bekr-i Sıddîk bir kimse gönderip “develeri getirip, bu aradan geçirsinler” dedi. Getirdiler.
-Ya Muhammed’ül-emin! Bir miktar durun, dedi. Hizmetçi gönderip, kendi evinden renkli ipekli kaftanlar getirtip, her birini bir devenin yükü üzerine çekti ve (Muhammed’ül-emin’in kötüleyenleri, haset edenleri, üzüntülü, gamlı olsunlar, diye çeyizleri renkli ipekli kumaşlar ile iletmeli) dedi.
O develeri, üzerlerinde ipekli-renkli kumaşlar ile örtülü olarak, Mekke-i mükerremeyi dolaştırıp, Hatice validemizin evine ilettiler…
Resulullah Efendimiz bir gün buyurdular ki:
“Bize her nimeti veren ve iyilik eden kimseye karşılığını verdik. Ebu Bekir’in iyilik ve ikramının karşılığını veremedik. Hak teâlâ kıyamette ona karşılığını verir. Ebu Bekir’in malının fayda verdiği gibi, bir kimsenin malı bana fayda vermedi. Eğer ben dost edinseydim, Ebu Bekir’i dost edinirdim. Lakin bilmiş olun, sizin sahibiniz, Allahü teâlânın dostudur.”