Yirmi kişiye, yedi yüz kişi!..

Penç Kalesi müminler tarafından muhasara edilmişti ki yirmi mücahit, azık getirmek için biraz uzaklaştılar. Az sonra önlerine düşman askeri çıktı.
Hem de yedi yüz kadar.
Yirmi kişiye yedi yüz kişi.
Kâfirler yirmisini de esir alıp on günlük mesafedeki bir kaleye hapsettiler onları. İçlerinden biri şöyle anlatıyor:
“Beni, altı arkadaşımla birlikte bir papazın hizmetine verdiler.
Papaz teklif etti bize:
‘Bizim dinimize girin!’
‘Hayır, asla!’ dedik.
‘Kabul ederseniz size eziyet yapılmaz. Hatta hepinizi evlendirir, çok da zengin ederiz’ dedi.
Biz yine reddettik.
‘Siz bilirsiniz’ dedi.
Ve bir daha da bu teklifi yapmadı. Nihayet yortu günü geldi bu kâfirlerin. İçki içip sızdılar. Ben, zincire bağlı halde uyurken ‘Emir Sultan geliyooor!’ diye bir ses duydum.
Büyük veli geldi.
Zincirlerimi çözdü.
Ve ‘Kalkın gidin!’ dedi.
Uyandım ki zincirlerim çözülmüş gerçekten. Kalkıp diğer arkadaşları da uyandırdım. Hepsinin zincirini çözüp anlattım olanları.
Sessizce çıktık hapishaneden.
Deniz kıyısına vardık.
Kıyıda bir sandal vardı.
Ona binip acele açıldık denize.
Sağ salim geldik evimize.
Sonra Bursa’ya gittik.
Bu büyük veliyi ziyaret edip Fâtihalar gönderdik mübarek ruhuna.”