“Yoksa odun sesi mi sandın?”

“Yoksa odun sesi mi sandın?”



“Annem taze fasulyeleri kırıyordu. Ben de atıştırmalık yemek yiyordum. Sobadan sanki bir sarsıntı geldi”

 

 

Okul arkadaşım ve ahbabım Samet bir sohbette bana “ben sekiz aydır namaz kılıyorum” dedi.

Şaşırdım ve sevindim. Karşılık olarak “ben de kılmak istiyorum ama bir türlü nasıl başlayacağımı bilmiyorum” dedim.

O günün üzerinden birkaç gün ya geçti ya geçmedi… 16 Kasım 2015 tarihiydi. Hiç unutmuyorum. Evde annemle sobamızın önünde oturuyorduk. Annem taze fasulyeleri kırıyordu. Ben de atıştırmalık yemek yiyordum. Bir ara sobadan sanki birisi ileri geri yapmışçasına bir ses geldi.

Hemen soframı toplayıp telefonu elime aldım:

Sosyal medyayı yokladım. Sahiden deprem olmuş muydu?

O da ne neredeyse her arkadaş birbirine aynı soruyu soruyordu:

“Deprem mi oldu? Hisseden var mı?”

Anladım ki o ses odun değil bir sarsıntı sesiydi. Depremin bizi o anda yakalamasına çok etkilendim ve “Ya sadece sarsıntı değil de şiddetli bir sarsıntı olsaydı da bina üzerimize çökseydi? O zaman ben ve ailem ne yapardık? Öte yandan evimizin tepemize çökmesi demek ne demekti? Büyük emekler vererek aldığım ve her biri benim için birer gurur vesikası belgesi olan ders notlarım, teşekkür belgelerim, sınıf geçme belgelerim (karneler) ve benzeri tüm emeklerim o bir deprem sarsıntısı ile tamamen yok olacaktı?” diye düşündüm…

Dedim ki nefsime: “Sen bizi yaratan Allah’a neden karşı gelirsin de ‘namaz’ emrini yerine getirmezsin!” Eğer namaz kılan bir kul olsaydım, o sarsıntıda şimdiki kadar endişelenir miydim? Hayır… Çünkü Rabbime karşı kulluk vazifemin en önemlisini yerine getirmenin gönül huzuru içinde olacaktım.

Şu an içim içimi yiyordu. Ayağa kalktım… “Söz, yarın namaza başlayacağım!” dedim kendi kendime.

İçimden bir se yine beynimde yankılandı:

“Sanki sabaha çıkmaya garantin var mı?”

“Yok. O zaman ne yapayım?”

Şu an yatsı namazın duruyor. Bunu kılarak başlamalısın!”

Allah’ım bu nasıl bir duyguydu bende… Kalktım, bir abdest alıp yarına bırakmadan yatsı namazını kılarak namaza başladım… 

Ertesi sabah da sabah namazı ile namaza devam ettim… Allah’ım şimdi artık ben de beş vakit namazını kılan bir mümindim… 

Bir seneden beridir çok şükür hiçbir namazımı aksatmadan kılıyorum. Kazaya kalan namazlarım da azaldı şükür…

Meğer hayat böyle nasıl huzurlu ve rahat imiş… Üzerimden dünyalar kalktı… Adını koyamadığımız, tarifini yapamadığımız nice stres ve bunalımın bu şekilde yok olup gittiğini hayret ve sevinçle gördüm…

             Resul Seviniş-İstanbul

Comments are closed.