“Yönetmelik hayır diyor!”

“Yönetmelik hayır diyor!”


“15 yaşından büyük isteklilerin ancak valilik onay belgesi ile kaydı yapılabilir” diyordu yönetmelik” Okulun hizmetlisi de haklıydı kendince. Öyle ya… Bugüne kadar, köyün en zengini Üzeyir Ağa’nın bile evine gitmeyen ben Hüseyin Öğretmen, “Aşağı Mahalle”den yoksul bir “Canbaz”ın evine gidiyordum. Niye, neden? “Tamam, sen işine devam et” deyip gönderdim O’nu. “Akşam ezanından yaklaşık bir saat sonra, annen ve babanla tanışıp konuşmak için evinize geleceğim. Seni de yarın sabah sekiz buçukta okula bekliyorum. Nüfus cüzdanınla ilkokul diploman da olsun yanında. Tamam mı?” “Tamam öğretmenim” deyip gitmek için doğrulurken, nasıl da bir sevinç ve mutluluk ışığı parlamıştı yüzünde! Elbette ziyaret ettim, o akşam Selvet’in ailesini. Anne baba da çok olgun insanlardı. Yalnız, haklı olarak, bazı endişeleri vardı. Hiçbir sıkıntı yaşanmayacağına dair güvence verdim kendilerine. Yormadılar beni hiç: “O hâlde eti senin, kemiği bizim; öğretmen bey” dediler. Okula dönünce, petrol lâmbasını yakıp öğrencimin nüfus cüzdanına bakınca ne göreyim! 15 yaşını birkaç ay geçmişti “Eyvah!..” dedim. “Ortaokula kabul ve kayıt şartları”nı açtım önüme hemen. “15 yaşından büyük isteklilerin ancak valilik onay belgesi ile kaydı yapılabilir” diyordu yönetmelik. Bu durumda öğrencime ne diyecektim ben? “Bak yavrum, akşam ben sana, “Yarın gel, okula başla” dedim ama kanun ve yönetmelik “hayır” diyor. Valilikten izin gerekiyor. Bu durumda kaydını yapamam. Babana durumu anlat. Yarın Edirne’ye gidin; Vali’den izin belgesi getirin” mi diyecektim? Ya da babası: “Öğretmen bey! Ne diyon sen? Akşamdan söz verip sabaha dönüş m’olur?” derse, ne cevap verirdim? O güne kadar, hiçbir devlet dairesine gidip hiçbir hükümet adamından bir dilekte bulunmamış olan o baba, çocuğuyla birlikte Keşan’dan Edirne’ye gidip Vali’nin karşısına çıkmaya cesaret edebilir miydi? Haydi, gitti diyelim, vali her an makamında olur muydu? “Vali Ankara’ya gitti, üç gün sonra gelecek.” “Vali Bey, bir hafta izinli, on gün sonra gel” filan derlerse… Sonra efendim, Edirne Valisi benden nasıl daha iyi bilirmiş, 16 yaşındaki Selvet Can’ın ortaokula kaydolup olmaması gerektiğini? O akşam, okuldaki yer yatağıma uzanıp uyumadan önce, bütün bunları şöyle bir harmanladıktan sonra beynimde dedim ki: “Oğlum Hüseyin, yasa ve yönetmelik ne derse desin, yurttaşı yokuşa sürmenin hiç anlamı yok.” DEVAMI YARIN