“Yoruldum” dediğimi hatırlamıyorum…

“Yoruldum” dediğimi hatırlamıyorum…



“Gazete dağıtırken defalarca sırılsıklam oldum. Elbisemin üzerimde defalarca kuruyup ıslandığını hatırlıyorum.”

Bana gazete dağıtımını rahmetli Ramazan Karaboğa Ağabey öğretmişti. Beraber hem gazete dağıtımı hem abone çalışması yapmıştık. Kendisinde 20-25 tane abone devralmıştım. 17 Mayıs’a kadar iki ay içerisinde abone sayımız çok şükür büyüklerin sevgisi hürmeti ve bereketiyle 365’e kadar yükselmişti. Tek başımaydım ve bu 365 gazeteyi tek başıma dağıttım. O zaman İslam Âlimleri Ansiklopedisi kampanyamız başlamıştı ve ben tek başıma 365 tane gazete dağıtıyordum. Kazım Ağabey “bu böyle yürümeyecek” dedi “sana bir bisiklet alalım”…

Bir bisiklet aldık. Hatıra resmini çektirdiğimiz mavi renkli bisikleti o zaman 30 bin TL’ye aldık. Şimdi böyle bir bisikletin değeri ne kadar bilmiyorum elbette. Ben bisikletle gazete dağıtmaya başladım. Bisiklet ile günde yaklaşık 30-40 km yol yapıyordum. Nasıl yaptığımı ben de bilmiyorum. Sabah gazeteleri alıyor ve jet gibi dağıtıyordum.

Yorulmuyordum, “yoruldum” dediğimi hatırlamıyorum. Gençlik de vardı tabii ki. Erdemli’nin çıkışında yaklaşık 4-5 km yukarısında Karyağdı Mahallesi vardı. O yokuş yukarı dağa tırmanıyormuş gibi yokuşu zar zor çıkardım. Bisikleti oradan sonra kullanırdım. O tepenin ardında da sadece bir tane abonemiz vardı Hüseyin isminde.  Oraya yıllarca gazete getirdim. Burası şehir dışarısındaydı. Şehir içerisinde dağıttıktan sonra orayı dağıtıyordum. Daha sonra yine bir sahil kasabası Limonlu vardı, şimdiki adıyla Lemas’tı. Orası da Erdemli’ye sekiz kilometreydi. Orada da bir kahvehane abonem vardı. Fakat ben oraya gazete götürdüğümde kahveciler bana acıdı: “Bu kadar yolu sen nasıl geldin bisikletle? Biz sana kıyamayız, buraya kadar getirme” dediler.

O yüzden oraya fazla gazete götüremedim. Çünkü 8 gidiş 8 de dönüş toplam 16 km sadece oraya gidiş geliş yapıyordum.

Erdemli’de gazete dağıtırken defalarca terden sırılsıklam oldum. Elbisemin üzerimde defalarca kuruyup ıslandığını hatırlıyorum.

Daha sonra Erdemli’nin bir başka girişindeki Tepebağı kahvesinin olduğu bir bölge vardı. Orası da yüksek rakımlı, âdeta tırmanılarak çıkılan bir yer. Oraya da çıkış çok zor. Gene kilometrelerce yüksekte idi ama orada birkaç abonem vardı. “Nasılsa buraya kadar geliyorsun” dediler. Orada da gazetemizin bayağı abonesi oldu elhamdülillah.

Bu kahveci abonem “Ben Halk Partiliyim ama sen mademki bu kadar gayret ediyorsun buralara kadar bu gazeteyi getiriyorsun” dedi ve abone oldu. DEVAMI YARIN