Yüreğim kan ağlıyor çünkü…

Yüreğim kan ağlıyor çünkü…



“Buraya senden özür dilemek için gelmedim. Özür dileyecek bir yüzüm yok. Ben çok büyük terbiyesizlik ettim…”

 

Ziyaretime gelen arkadaşım, neler anlatıyordu böyle? Ben ondan nefret ederken, onun yüzünden işlediğim cinayetin sebebiyle onu görmek istemezken o bana neler anlatıyordu:

“Senin o cinayeti işlediğini öğrendiğimde kahroldum ama iş işten geçtikten sonra da yapacak bir şey kalmamıştı. Bu cinayetin o akşamki konuşmamızdan olduğunu anladım ama elimden bir şey gelmiyordu. Buraya senden özür dilemek için gelmedim. Çünkü özür dileyecek bir yüzüm yok. Ben çok büyük terbiyesizlik ettim. Ama en azından, ‘O çok sevdiğin karının iffetiyle öldüğünü bil’ diye geldim. Hiç olmazsa müsterih olursun. Ben ceza almıyorum ama merak etme ben de çok yaşamam. Çünkü yüreğim kan ağlıyor!..”

Sonra bir gölge gibi savuştu gitti… “Ah ben ne yapmıştım böyle?” Her şey bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. O kahvedeki konuşma anı, evde karımın “Ne oluyor, sen delirdin mi?” diye haykırışları… Hepsi gözümün önündeydi.

O akşam, kahvede oyun oynuyorduk. Üçüncü elden sonra, biraz bıkkınlık gelmiş ve demiştim ki:

“Ben kalkıyorum, eve gideceğim.”

O arkadaş da bana alaycı ama kimsenin anlamayacağı bir şekilde karımın  “özel” gününde olduğunu söylemiş “gidip de ne yapacaksın, otur oturduğun yerde” demişti.

Kahveden çıkıp da yolu yarıladığımda sormuştum kendi kendime: “Bu adam bunu nereden biliyor?”

Biraz da kafa dumanlı, basmıştım hükmü: “Demek beni aldatıyorsun. Yoksa elin adamı senin hâlini nereden bilecek!..”

Ve o öfkeyle, hiç araştırıp soruşturmadan bir öfkeyle eve varır varmaz karımın üzerine hücum etmiş ve gözleri yuvasından fırlamış zavallıya bir kerecik olsun fırsat vermeden o cinayeti işlemiştim.

Şimdi gerçek iş işten geçmiş olsa da ortaya çıkıyordu. Onlarla ailecek görüşürdük. Bir gün, o beni aldatıyor sandığım arkadaşın eşiyle, benim rahmetli eşim, yine bir sohbet anlarında normal olarak kadın kadına, sancısı olduğunu, özel gününde olduğunu söylüyor. O da tutuyor, başka edecek laf bulamamış gibi tabii ki hiç kasıt olmadan, boşboğazlık dedikleri türden, bu konuyu da kocasına söylüyor. Adamın bu konudan bu şekilde haberi oluyor. İşte ben o akşam kahvede “canım sıkıldı eve gideceğim” deyince aklına geliyor ve bana bir şaka yapmak amacıyla eşinden duyduğu o durumu ağzından kaçırıyor. Ah şu laf taşımak… Ah şu peşin hüküm… Ah şu ön yargı…

             Rumuz: “Pişman”-Adana