Yüz defa okusan da, olmaz!..

Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri devrinde bir kimsede “kimya ilmine” karşı bir merak uyanır.
Hazret-i Hüdayi’ye;
“Efendim, bana ‘kimya ilmi’ni öğretir misiniz?” der.
“Olur, öğretirim” buyurur.
Asmadan “bir yaprak” koparır.
Üzerine bazı dualar okur.
Adam, dikkatle tâkip eder.
Ne okuduğuna kulak verir.
Ve hayretle görür asma yaprağının “altın”a döndüğünü!
Rica eder:
“O duayı bir daha tekrar eder misiniz?”
Mübarek zat;
“Peki” der, tekrar eder.
Bir daha, bir daha…
Nihayet ezberler ve “Tamam, ben de bu duayı okur, yaprağı ‘altın’ yapabilirim artık” der.
Asmadan bir yaprak koparır.
Üzerine aynı duayı okur.
Ama heyhat!
Yaprak, yine yapraktır.
Bir yaprak daha koparır.
Okur duayı, netice değişmez.
Bir daha, bir daha…
Ne kadar uğraşsa da yaprağı “altın” yapamayınca;
“Efendim, ben de aynı duayı okudum. Neden olmuyor?” der.
Büyük veli ona;
“Yüz defa okusan yine olmaz” buyurur.
“Neden?” deyince de;
“Dua aynı dua, ama ağız aynı ağız değil. Önce nefsini temizlemelisin evlâdım!.. Nefsi ‘kimya’ etmeden bu ilme kavuşulmaz. Nefis ‘altın’ olmadan, bu yaprak ‘altın’ olmaz” buyurur.