Yüzü çok nurlu ve sevimliydi

Emir Sultan hazretlerinin bir talebesi şöyle anlatıyor: “Yaşım küçüktü. Babamla beraber bahçemize kavun karpuz ekiyorduk ama yetişmiyordu. Bir gün bostanda tek başıma oturuyordum ki at üzerinde bir kimseyi gördüm birden.
Yeşil elbiseliydi.
Ve çok sevimliydi.
‘Bana biraz tohumluk çekirdek verir misin’ dedi. Bir avuç alıp arz ettim. Onları tarlaya saçtı. Tohumlar birden olgunlaştı ve tarlamız bir anda kavun karpuzla doldu… Ben hayret içinde ona bakarken ‘Bana bir tane karpuz getir!’ dedi.
Koparıp götürdüm.
Karpuzu ikiye böldü.
Yarısını yedi. Kalanını bana verip ‘Bunu babana götür. Beni merak ederse ismim Emir Sultan, yerim Bursa’dır. İkinizi de Bursa’ya bekliyorum’ dedi.
‘Peki efendim!’ dedim.
Sonra onu göremedim…
Kaybolmuştu gözden. Az sonra babam geldi. Bostanı görünce ‘Tarlaya Hızır mı geldi oğlum?’ diye sordu.
Ben cevaben;
‘Bilmiyorum, az önce sevimli bir zat gelip tohumluk çekirdek istedi. Bir avuç verdim. Onları tarlaya saçtı. O tohumlar bir anda yetişip kavun karpuz oldular!’ dedim.
‘Peki kimmiş bu zat?’
‘Adı Emir Sultan’mış. Sana selâm söyledi ve (İkinizi de Bursa’ya bekliyorum) deyip gözden kayboldu’ dedim.
Babam ‘Emri olur’ dedi.
Hemen Bursa’ya gittik.
Sohbetiyle şereflendik.”

Comments are closed.