Zamanının bir tanesi: Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî

Irâk-Bağdâd’ın şimâlinde/kuzeyinde bulunan “Şehrezûr” kasabasında/kazâsında hicrî 1192 [m. 1778] senesinde tevellüd edip Sûriye-Şâm’da hicrî 1242 [m. 1826] yılında tâûndan/vebâdan vefât eden, “Sôfiyye-i aliyye”/”Silsile-i aliyye” olarak bilinen âlimler ve velîler zincirinin büyüklerinden [yirmi dokuzuncusu] olan Ziyâeddîn Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Osmânî (kuddise sirruh), yüzlerce/binlerce büyük âlim ve velî yetiştiren, İslâm ilimlerinin mütehassıslarından, büyük İslâm âlimi, asrının müceddididir. Bütün Anadolu, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Doğu’yu ilim ve feyizle dolduran büyük bir âlim ve velîdir.
Babası Ahmed bin Hüseyin’dir. Annesi ise, Hazret-i Ali’nin (radıyallahü anh) soyundandır. Vefâtında, cenâze namâzını, talebesi, büyük Osmânlı âlimi, seyyid, allâme Muhammed Emîn İbn-i Âbidîn (rahmetullahi aleyh) kıldırmıştır.
Hazret-i Osmân-ı zin-nûreyn (radıyallahü anh)’in soyundan geldiği vesîkalarla sâbittir. Onun için “Mevlânâ Hâlid-i Osmânî” diye de anılır.
[Hayâtı, “el-Mecdü’t-Tâlid” ve “Şemsü’ş-Şümûs” isimli Arabî kitaplarda genişçe anlatılmaktadır. Bu iki kitâbın hem İslâm harfleriyle (Osmânlıca), hem de Latin alfabesiyle Türkçe tercümeleri de vardır. Ansiklopedilerde ve diğer birçok kitapta da ondan genişçe bahsedilmektedir.]
Küçük yaşta, aklî ve naklî ilimleri öğrenmiştir. Tefsîr, hadîs, fıkıh, akâid/kelâm, usûl, tasavvuf, sarf, nahiv, bedî, beyân, belâgat, meânî, vad’, bahs, edeb/âdâb, arûz, lüğat, mantık gibi dîn ilimlerinin yanı sıra fen ilimlerini de çok iyi bilmektedir. Hattâ onun hakkında, bu ilimlerin hepsinde “ferîdü’l-asr ve vahîdü’d-dehr: Zamanının bir tanesi idi” terimi kullanılmaktadır. Fîrûzâbâdî’nin koca “Kâmûs” lügatini ezberlemiştir. Hikmet (Fen), Fizik, Hesâb (Matematik), Hendese (Geometri), Hey’et (Astronomi) ilimlerinde, “Rub-ı Dâire” üzerinde mütehassıs olduğu, “el-Hadâiku’l-Verdiyye” kitâbında yazılıdır.
Fazîletli, ilim deryâsı seyyid Abdurrahîm Berzencî’den, onun kardeşi seyyid Abdülkerîm Berzencî’den, Abdullah-ı Harpânî’den, anlatılan ve anlatılamayan ilimlerde derin âlim Muhammed bin Âdem-i Kürdî’den, fazîletler sâhibi Sâlih-i Kürdî’den, üstünlükler sâhibi Abdurrahmân-ı Kürdî’den ve daha birçok âlimden ders görüp, ilim öğrenmiş ve onlardan icâzet (diploma) almıştır.
Büyük âlimlerin beyânlarına göre, zamânındaki Bağdâd ve Irâk âlimlerinin ve mutasavvıflarının, belki, asrındaki bütün ülkelerdeki âlimlerin üstünde idi. Adı her tarafa yayıldı. [İnşâallah yarınki makâlemizde de, bu mühim konumuza devam edelim.]

Comments are closed.