Zekâtı ve uşru verilmeyen mallar…

“Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını görmez. Uşrunu vermeyenin, tarlasında, kazancında bereket kalmaz. Sadaka vermeyenin, vücûdunda sıhhat kalmaz.”
Bir Müslüman, zekât vermeyi vazîfe bilmez, farz olduğuna inanmaz, vermediği için üzülmez ve günâha girdiğini bilmezse, îmânı gider. Senelerce zekât vermeyen bir kimsenin, zekât borçları birikerek, bütün malını kaplar. Bu kimse, malı kendinin sanıp, Müslümânların o malda hakkı olduğunu, hâtırına bile getirmez, kalbi de hiç sızlamaz. Bu mala sımsıkı sarılmıştır. Böyle kimselerden, îmânını kurtaran pek nâdir olur. Tövbe sûresinin 35. âyet-i kerimesinde meâlen; (Zekâtı verilmeyen mallar, paralar, Cehennem ateşinde kızdırılıp, sâhiplerinin alınlarına, böğürlerine, sırtlarına mühür basar gibi bastırılacaktır) buyurulmaktadır.
Hazret-i Alinin naklettiği hadîs-i şerifte; (Malınızın zekâtını veriniz! Biliniz ki, zekâtını vermeyenlerin, namâzı, orucu, haccı, cihâdı ve îmânı yoktur) buyuruldu.
Zâdül-mukvîn kitâbında diyor ki: “Eski âlimler yazmış ki, beş şeyi yapmayan, beş şeyden mahrûm olur: 1- Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını görmez. 2- Uşrunu vermeyenin, tarlasında, kazancında bereket kalmaz. 3- Sadaka vermeyenin, vücûdunda sıhhat kalmaz. 4- Duâ etmeyen, arzûsuna kavuşamaz. 5- Namâz vakti gelince, kılmak istemeyen, son nefeste kelime-i şehâdet getiremez.”
Din Büyükleri buyuruyor ki: “Ey insan, dünyânın zevk ve safâsı peşinde, dahâ ne kadar koşacaksın? Bu kıymetli ömrü harâmdan mal yığmakta, ne zamâna kadar ziyân edeceksin? İslâmiyetin emir ve yasaklarına aldırış etmezsin! Azrâîl aleyhisselâmın gelip cânını zorla alacağı, ecel arslanı pençesini sana takacağı, can verme acılarının başına geleceği, şeytânın, îmânını çalmak için kasdedeceği, dostlarının, vah vah öldü, siz sağ olun, diye evlâdına tâziye edecekleri vakti düşün! Ayrılık sesi gelip, bize yarayan bir şey yapmadın, hep beğenmediklerimizi işledin, biz de sana, senin bize yaptığın gibi yaparız, diyecekleri zamândan korkmuyor musun?.. Kabir ve âhıret suâllerine ne cevâp hâzırladın? Allahü teâlânın tekdîrine ne bahâne yapacaksın? Kendine acı! Suâle çekileceksin. Hâlbuki, verecek cevâbın yok. Cehenneme girersen, ateşine dayanamazsın. Kendine ve herkese öyle iyilik et ki, başkası iyilik yapınca, sen yaptın sansınlar. Kendine ve kimseye kötülük etme ki, başkası bir fenâlık yapınca, sen yaptın sanmasınlar. Hadîs-i şerîfte; (Ey Âdemoğlu! Benim malım, benim malım dersin. O maldan senin olan, yiyerek yok ettiğin, giyerek eskittiğin ve Allah için vererek, sonsuz yaşattığındır) buyuruldu.”
Netice olarak, zerre kadar iyilik eden iyiliğini bulacaktır. Hadîs-i şerîfte; (Allahü teâlâ, iyilik edenlere, karşılığını elbette verecektir) buyuruldu.

Comments are closed.