Zeyrekli Mehmed Efendi

Zeyrekli Mehmed Efendi Fâtih Sultan Mehmed Hân zamanında yetişen âlimlerdendir. Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin yüksek talebelerinden olup, İstanbul’un fethinden sonra burada Semâniyye Medresesine tayin edildi. Bugün “Zeyrek” adı ile anılan semtte otururdu. Daha sonra Bursa’ya gidip Muradiye’ye yerleşti. 912 (m. 1506)’da Bursa’da vefât etti.

Bir sohbetinde buyurdu ki:
Günahların kalpteki zararı, zehirlerin bedendeki zararı gibidir. Dünyada ve âhirette ne kadar kötülük ve hastalık varsa, hepsinin sebebi, günah işlemek ve Allahü teâlânın emirlerine karşı gelmektir. Günahların dünyada ve âhirette, kalbe ve bedene verdiği zararların büyüklüğünü ancak Allahü teâlâ bilir.

Günah işleyen kimse, insanlar arasında zelîl olur. Günah, aklı bozar. O zaman insan doğruyu yanlış, yanlışı doğru görür, insanda aklının doğruyu bulmasına yardımcı olan bir nûr vardır. Günahlar ise insandaki bu nûru söndürür. Günahlar ni’metin gitmesine, Allahü teâlânın azâbının gelmesine sebep olur. Kulda bulunan her nimet, bir günah sebebiyle ondan ayrılır. Ona gelen her azap ise, ona yine günah sebebiyle gelir.

Ebü’l-Hasen Kindî, bu hususta şu mânâda bir şiir söylemiştir:
“Nimet içerisinde olduğun zaman, o nimetin hakkını yerine getir! Nimet içerisinde iken günah işleme! Çünkü günahlar, nimeti yok eder. Allahü teâlânın sana verdiği nimetleri, O’nun beğendiği işleri yapmakla süsle. Yoksa O’nun intikam alması, azâbını göndermesi çok süratlidir. Gücün yettiği zaman zulümden çok sakın. Çünkü zulüm, çok şiddetli bir hastalıktır. Zâlimlerin akıbetlerinin ne olduğunu görmek için, insanlar arasında bir dolaş, işte onlardan kalan şu gördüğün meskenleri, akıbetlerinin ne olduğuna şâhittir. O zaman, insanların belini, zulümden daha fazla kıran bir şeyin olmadığını görürsün. Onlar arkalarında ne güzel saraylar, bağlar ve bahçeler bırakıp gittiler.”
Şiirin birinci kısmının manasına şu hadîs-i şerîf şâhittir Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
“Bir kul üzerine Allahü teâlânın nimeti büyüdüğü müddetçe, insanlardan gelen sıkıntılar da büyür. Bunlara tahammül edemeyen, sabredemeyen kimseden o nimet gider.”