Zikir, gafletten kurtulmaktır

Gaflet, Allahü teâlâyı unutmak, zikir ise, kendini gafletten kurtarmak demektir. Zikir, yalnız Kelime-i tevhîdi söylemek ve tekrar tekrar Allah demek değildir. Her ne şekilde olursa olsun, kendini gafletten kurtarmak, zikir olur. İslâmiyetin emirlerini yapmak ve yasaklarından sakınmak, İslâmiyete uyarak yapılan alışverişler hep zikirdir. Çünkü bunları yaparken, emirlerin, yasakların sâhibi olan Allahü teâlâ hâtırlanmakta, gaflet gitmektedir. Tefsîr-i azîzîde, Dehr sûresinin tefsirinde buyuruluyor ki:
“Zikretmek, Allahtan başka şeylerin sevgisini, onlara düşkün olmayı kalbden çıkarmak içindir. Kalbin mahlûklara bağlılığını yok etmek için en iyi ilâcın zikir olduğu tecrübelerle anlaşılmıştır. Hadîs-i şerîfte, (Zikrederek, kalblerinin yükünü hafîfletenlerin yolunda olunuz!) buyuruldu. Bunun için, ‘Allaha, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için, kalbin mahlûklara olan bağlantılarını kesmek, onu dünyâ zevklerine düşkün olmaktan kurtarmak lâzımdır. Kalbi kurtarmak için de, zikirden daha faydalı bir ilâç yoktur’ demişlerdir.”
Ra’d sûresindeki âyet-i kerîmede meâlen; (Biliniz ki kalbler, ancak Allahı zikretmekle itmînâna kavuşur) buyuruldu. İtmînân, sükûn, rahat demektir.
Zikir, hatırlamak demektir. Allahü teâlâyı hatırlamak, Onun ismini söylemekle veya çok sevdiği bir evliyâsını görmekle olur. Çünkü hadîs-i şerîfte; (Onlar, evliyâ görüldüğü vakit, Allah hatırlanır) buyuruldu.
İslâmiyete yapışmak, yani emirleri yapmak ve harâmlardan sakınmak, insanı Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşturur ise de, bunları ihlâs ile yapmak şarttır. Hem İslâmiyete uymalı, hem de, ihlâs elde etmelidir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri; “Her vakit, Allahü teâlâyı zikretmek lâzımdır. Kalbde başka hiçbir şeye yer vermemelidir. Yerken, içerken, uyurken, gelirken, giderken hep zikir yapmalıdır” buyurmuştur.
Mâlik bin Dînâr hazretleri şöyle anlatır:
“Bir gece, bir şeyler okumadan uyuyakaldım. Rüyâmda birisi bana, okur yazarlığın varsa şu yazıyı oku dedi. Orada; ‘Dünyanın geçici nîmetleri, ölümsüz olarak yaşayacağın Cennetin zevk ve safâsından seni alıkoymuştur. Geçici olarak zevk aldığın bu uyku, ebedî saadetine yarayacak ibâdetine mâni olmuştur. Uyan, namaz kıl ve Kur’ân-ı kerîm oku. Zîra bunlar, uykudan hayırlıdır’ yazılıydı.”
Netice olarak zikir, anmak, her işte Allahü teâlâyı hatırlamak, kendini gafletten kurtarmak, kulun Allahü teâlâyı dille ve kalble anması demektir. Gaflet de Allahü teâlâyı unutmak demektir. Ebü’l-Hayr hazretlerinin buyurduğu gibi: “Zikir, Allahü teâlâyı anıp, hatırlamak, Ondan başkasını unutmaktır.”