Ziyaeddin Makdisi hazretleri

Ziyaeddin Makdisi hazretleri hadîs âlimidir. 569 (m. 1173)’de Şam’da doğup, 643 (m. 1245)’de burada vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Sehl bin Sa’d (radıyallahü anh) rivâyet etti: Resûl-i ekrem efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)  buyurdu ki: “Şüphesiz Cennet ehli, sizin (dünyâda) semâdaki yıldızları gördüğünüz gibi, Cennette yüksek köşkleri uzaktan seyrederler.”
Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre (radıyallahü anhüm) rivâyet ettiler Resûl-i ekrem efendimiz buyuruyor ki: “Cennet ehli, Cennete girdiklerinde bir münâdî şöyle nidâ eder: “Şüphesiz ki, siz Cennette ebedî yaşayacak ve hiç ölmeyeceksiniz, hastalanmayacak ve dâima sıhhatli bulunacak, ihtiyârlamayacak, ebedî genç kalacaksınız. Sonsuz ni’metlere mazhar olacak ve hiçbir zaman hüzün ve keder görmeyeceksiniz.”
Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh) rivâyet etti: Resûl-i ekrem efendimiz buyurdu ki: “Allahü teâlâ hazretleri Cennet ehline; ‘Ey ehl-i Cennet!’ diye hitâb eder. Onlar da; ‘Lebbeyk, ey Rabbimiz!’ diye arz-ı ta’zîmât ederler. Allahü teâlâ da; ‘Mazhar olduğunuz bu nimetlerden râzı mısınız?’ buyurur. Cennetlikler; ‘Nasıl râzı olmayalım ki, sen bize mahlûklarının içinden hiçbirine bahşetmediğin nimetleri verdin’ derler. Cenâb-ı Hak; ‘Size bundan daha iyisini vereyim mi?’ buyurur. Onlar da; ‘Ey Rabbimiz! Bundan daha iyisi ne olabilir?7 diye memnuniyetlerini arz ederler. Bunun üzerine Allahü teâlâ; ‘Size Rıdvânımı ihsan edeceğim ve bundan sonra da ebedî olarak size gazâb etmeyeceğim’ buyurur.”
Cerîr (radıyallahü anh) anlattı. Resûlullah’ın huzûruna bir adam geldi. Dizlerinin titrediğini gördüm. Resûlullah bu zâta: “Titremene hacet yok. Ben kral değilim. Kureyşli, kuru et yiyen bir kadının oğluyum” buyurdu.
Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Vallahi, bana sizin rükû’nuz da, secdeniz de gizli değildir. Şüphesiz ben, arkamdan da sizi görürüm.”
Enes bin Mâlik’in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûl-i ekrem buyurdu ki: “Ey insanlar! Ben sizin İmâmınızım. Benden önce rükû’ ve secdeye gitmeyiniz. Çünkü ben sizi, önden de, arkadan da görürüm.”