31 Mart Vakasını getiren sebepler

Meşrutiyetin ilanı ile birlikte yayın hayatına atılan 300’den fazla gazete ve dergi arasında, Volkan gazetesi ön plana çıkmıştı. Bu gazetenin başyazarı Derviş Vahdeti, İttihat ve Terakki liderlerini “dinsizlikle, tiyatrolarda zevk ve sefaya, meyhanelerde rezalete bulaşmakla” itham ediyor, İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti, hassa ordusu ve avcı taburları etrafında üye kaybediyordu.
Nitekim, 31 Mart olayı sırasında Taşkışla’da bulunan Mustafa Turan’ın ifadelerine bakılırsa; isyandan birkaç gün evvel, subay kıyafetine bürünmüş İttihatçılar (Bahaeddin, Şakir, Midhat, Şükrü, Ömer, Naci, vb.) Taşkışla, Beyoğlu ve Yıldız kışlalarını dolaşmışlardı.
İttihat ve Terakki’nin hatibi sayılan Ömer Naci, “Hey… Asker kardeşler, geliniz, toplanınız, sizlere diyeceklerim var. Sizler Müslüman değil misiniz? Dini İslamın evlatlarını düpedüz gâvur yapacaklar. Ne duruyorsunuz?” sözleriyle askeri galeyana getirmek istiyordu.
Ömer Naci ve arkadaşlarının amacı, kargaşalığı körüklemek suretiyle, Rumeli ordusunu İstanbul’a sevk etmek ve İttihat ve Terakki’nin sarsılan itibarını kurtarmaktı. İngilizler ise, İttihat ve Terakki’nin karşıtı bir hareketi menfaatleri gereği desteklemekte idiler.
İşte 31 Mart vakası bu sıraladığım sebeplerden dolayı çıktı. O gün Taşkışla’dan Meclis-i Mebusan binası (bugünkü İstanbul Valiliği) önüne gelen asi askerler bir dizi isteklerde bulunuyorlardı.
Olay günü İsmail Canbulat Bey, Selanik’e çektiği telgrafta “Meşrutiyet mafv oldu” diyordu. İttihat ve Terakki’nin Selanik ve Manastır şubeleri hemen harekete geçti. Mahv olan meşrutiyetin kurtarılması lazımdı.
Bu maksatla Rumeli Müfettiş Vekili ve 3. Ordu Komutanı Mahmud Şevket Paşa’ya müracaat eden cemiyet, nasıl bir tavır alacaklarını tartıştı. Buna göre yeni bir ordu hazırlanacaktı. Ve Bulgar, Rum, Ulah, Arnavut, Ermeni, Yahudi vs. topluluklardan gönüllüler alınacaktı. O zamana kadar Balkanlar’da 2. ve 3. Orduların devamlı mücadele halinde olduğu eşkıya gruplarının da katılımıyla oluşturulan bu orduya, tarihe geçecek bir isim de bulunmuştu: “Harekât Ordusu”
Harekât Ordusu, 15 Nisan 1909 tarihinde Selanik’ten yola çıkmış; ertesi gün Çatalca’ya gelmişti. İttihatçılar, bu orduyla gövde gösterisi yapacaklardı. Bu sırada isyan yatışmış, İstanbul’da normal hayat yeniden başlamıştı. Hükümet, o yüzden vaziyeti bildirmek, daha doğrusu gelenleri geri çevirmek üzere bir Nasihat Heyeti gönderdi. Fakat bu teşebbüsün faydası olmadı. Harekat Ordusu İstanbul’a girmeye ve cemiyetin sarsılan itibarını tekrar kurmaya kararlıydı.