“Rabbinden iste!”

Sehl bin Abdullah Tüsterî hazretlerinin bir oğlu vardı ki, küçükken hâl ehliydi. Ne zaman yiyecek isteseydi, annesi;
“Rabbinden iste!” derdi ona.
O da secdeye kapanır, Rabbinden isterdi.
O secdede iken annesi istediği şeyleri getirip yanına koyardı gizlice.
Çocuk, secdeden kalkıp o şeyleri görünce sevinir ve annesinin koyduğunu bilmediği için Allahü teâlâ’dan bilirdi.
Bir gün annesi yokken acıkmıştı. Her zamanki gibi secdeye kapanıp bâzı şeyler istedi Rabbinden.
Secdeden kalktığında, istediği şeyleri gördü yine yanı başında.
O sırada annesi girdi içeri.
Yanındakileri görünce sordu:
“Bunlar nereden geldi oğlum?”
Çocuk cevap verdi:
“Her gün gelen yerden anneciğim.”

ÇARESİ NE?
Bu zât, bir gün cemaatine:
“Size, nefis ve şeytanın zararından kurtulmanın çâresini söyleyeyim mi?” diye sordu.
“Seviniriz efendim” dediler.
“Bunun çâresi, kurtulmuş olanlarla berâber olmaktır. Bir cemaatin içinde Allahü teâlânın sevdiği biri varsa, cenâb-ı Hak, hepsini affeder” buyurdu.

ÇOK ZOR
Bir gün de bu zâta;
“İnsan, âhiretteki azâblardan tek başına kurtulamaz mı efendim?” diye sordular.
“Çok zor” buyurdu.
“Neden efendim?” dediler.
“Bir kimse, “Ben kendimi kurtarırım. Kimseye ihtiyâcım yok” derse, bu, okyanusun ortasında tek başına kalmış bir insana benzer ki, imdat istese, kimse duymaz. Ölse, kimsenin haberi olmaz, “köpek balıkları”na yem olur, buyurdu.

Comments are closed.