Resul aleyhisselamın savaşlarının birinde kâfirlerle karşılaşıldı. Küffar askerinden biri, meydana at sürüp Müslümanlardan er diledi.
Kim çıksa şehit ederdi.
Öyle oldu ki artık meydana kimse çıkmadı.
O kâfir de gururlandı.
Atını ileri sürdü.
***
Ve yüksek sesle “Yâ Muhammed! Bana er gönder, dövüşelim!” diye bağırdı.
Bir miktar bekledi.
Hiç kimse çıkmadı.
Daha da kibirlenip:
“Yâ Muhammed! Bari amcan oğlu Ali’yi gönder. Gelsin de, erlik nasıl olurmuş, ona göstereyim!” diye meydan okudu.
***
Şâh-ı merdan Ali bin Ebi Talib (radıyallahü anh), kâfirin sesini işitti ve durduğu yerde aynen aslanlar gibi kükredi.
Resulullah’a sahabilerden birini gönderip meydana çıkmak için izin istedi.
Efendimiz o sahabiye:
“Ali’yi yanıma getir” buyurdu.
O dahi varıp getirdi.
Huzuruna geldiğinde:
“Yâ Ali! O kâfirle cenk etmek ister misin?” diye sordu.
***
Hazret-i Ali dahi:
“Yâ Resulallah! Senin uğruna canım fedadır. İzin verip himmet ediniz ki varıp o kâfirin şerrini Müslümanların üzerinden def edeyim” dedi.
Efendimiz sevindi.
Onun eline yapışıp:
“Yâ Ali! Seni, yerleri ve gökleri yaratan Allahü teâlâya ısmarladım” buyurdu. (“Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn” kitabından alınmıştır.)(Devamı yarın)