Ben namaza durunca!..

Bir kişi anlatıyor: Hasan-ı Basrî hazretlerinin de bulunduğu bir kâfile ile hacca gidiyorduk. Çöl ortasında fecî halde susadık. Suyumuz da bitmişti.
Dağıldık, su aradık.
Bir kuyuya rastladık.
Ancak su epey derindeydi, üstelik yanımızda kova ve ip de yoktu. Ne yapacağımızı şaşırmıştık.
Hasan-ı Basrî;
“Üzülmeyin. Ben namaza durunca, siz suyunuzu için” dedi ve namaza durdu.
O an su fazlalaştı.
Hatta dışarı taştı.
Kana kana içip susuzluğumuzu giderdik. Ancak bir kişi kabına da doldurunca su kuyunun dibine çekildi.
Büyük velî;
“Allahü teâlâya tevekkül etseydiniz su, kuyunun dibine inmezdi” buyurdu.
Oradan ayrıldık.
Sonra da acıktık.
Hasan-ı Basrî hazretleri yolda bir “hurma” bulup bize verdi.
Ondan yedik.
Ve doyduk.
Çekirdeği “altın” idi. Onu satıp bir kısmı ile yiyecek aldık, kalan kısmını da fakirlere dağıttık.

NİÇİN GÜLERSİN?
Hasan-ı Basrî hazretlerinin de bulunduğu bir meclisde bir genç bol bol kahkaha atıp gülüyordu. Hasan-ı Basrî hazretleri üzüldü.
Onu yanına çağırdı.
Ve şefkatle bakıp;
“Oğlum, Sırat’ı selâmetle geçip Cehenneme düşmekten mi kurtuldun?” diye sordu.
Delikanlı;
“Hayır” dedi.
“Cennetle mi müjdelendin?”
“Hayır”
“O halde bu kahkahalar nedir?” deyince, genç mahcup vaziyette ayrılıp gitti. Bir daha da güldüğü görülmedi.

Comments are closed.