(Dünden devam)
Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hazret-i Fatıma’nın ahirette günahkâr hanımlara şefaat edeceğini Hazret-i Cebrail’den öğrendi.
Sevinip kızına gitti.
Ve müjdeyi verdi.
Hazret-i Fatıma “Babacığım! Senin ahirette şefaat edeceğine Kur’ân-ı kerim delildir. Benim şefaat edeceğimin delili nedir?” diye sordu.
***
Resûl-i Ekrem Efendimiz “Ey ciğerparem! Cenab-ı Hakka arz edeyim. Ne ferman buyurursa sana diyeyim” buyurdu.
Sonra dışarı çıktı.
Hazret-i Cibril’i gördü.
Ve Hazret-i Fatıma’nın bu sualini kendisine bildirdi. Cebrail aleyhisselam Hak teâlânın huzuruna vardı.
***
Sonra geri döndü.
Elinde bir ipek vardı.
Üzerinde “Kıyamet günü günahkâr mümin kadınlara Fatıma kulumu şefaatçi kıldım” yazılıydı. Resulullah Efendimiz o cennet kâğıdını yine ipeğe sardı ve acele götürüp kızı Hazret-i Fatıma’ya teslim etti.
O da bunu gördü.
Nikâha razı oldu.
***
Nikâhtan sonra Resulullah Efendimiz bir hutbe okudu.
Hazret-i Fatıma “Ben vefat edersem bu senedi kabrime koyun. Tâ ki kıyamet günü bu yazıyı delil gösterip günahkâr hanımlara şefaat edeyim” diye vasıyet eyledi.
Hazret-i Ali sevindi.
Ve gayet ferahladı.
Resulullah’ın huzurundan sürur ve neşeyle çıkıp mescide vardı. (Devamı yarın)