(Dünden devam)
Resûlullah Efendimiz mi’râca çıkıp geri geldiğinde mübârek yatakları henüz sıcak ve abdest aldığı suyun hareketi durmamış idi.
Kâfirler işittiler.
Ve inkâr ettiler.
Hazret-i Ebû Bekr’e gidip;
“Ya Ebâ Bekr! Efendinin da’vâ ettiği şeyi işittin mi?” dediler.
“O neymiş?” buyurdu.
“Bu gece göklere çıktım, Arş’a gittim ve geri geldim diyor” dediler.
Hazreti Ebû Bekr
“radıyallahü anh”
Hemen tasdîk edip; “Eğer O söylediyse doğrudur. Çünkü Ondan yalan söz sâdır olmaz” buyurdu.
Bu sebeple Ona
“Sıddîk” denildi.
Hazret-i Alî de
“radıyallahü anh”
“Ebû Bekr-i Sıddîk adı, gökten inmiştir” diye yemîn etmiştir.
Sebebi şu ki:
Meâl-i şerîfi;
“Doğru haberde gelen ve Onu tasdîk eden…” olan âyet-i kerîmede, tefsîr erbâbı, doğru haberle gelenin Resûlullah, Onu tasdîk edenin de Ebû Bekr-i Sıddîk olduğunu söylemiş olmalarıdır.
İbrâhîm bin Hasen
“radıyallahü anh”
Rivâyet ediyor:
Resûl-i Ekrem
“aleyhisselâm”;
“Ebû Bekr, dünyâya geldiğinde, Hak teâlâ hazretleri, Cennete; (İzzim ve celâlim hakkı için, sana, yalnız Ebû Bekr’i sevenleri koyacağım!) demiştir” buyurdu.