Hindistanlı Velî Muhammed Bâkır Lâhorî

Muhammed Bâkır Lâhorî hazretleri Muhammed Ma’sûm Fârûkî hazretlerinin halîfelerindendir. 1080’de vefat etti. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin (Mektûbât)ını 1080 [m. 1669] senesinde Fârisî olarak hülasa etmiş, (Kenz-ül-hidâyât) adını vermiştir. Muhammed Ma’sûm Farukî Müceddidî’den naklen şu bilgileri zikretmiştir:
“Kemal derecesine ulaşmanın tek çaresi, kendisine uyulan şeyhe karşı muhabbet rabıtasıdır. Çünkü sadık bir talip, şeyhine karşı olan sevgisi sebebiyle onun batınından feyiz ve bereketler alır ve anbean şeyhinin rengiyle boyanır. İşte bu manevi münasebet sebebiyle ‘Şeyhte fani olmak, gerçek fena olan Allah’ta fenanın mukaddimesidir (öncüsüdür)’ demişlerdir. Zikir, Allah’a vusul (ulaşma) sebeplerindense de, rabıtasız ve şeyhte fani olmaksızın yapılan zikir ulaştırıcı olmaz. Zikir yolu tutulmasa da, sohbet edeplerine riayet, şeyhin teveccüh ve iltifatıyla birlikte tek başına rabıta, ulaştırıcıdır. Başka tarikatlarda vazifeleri, evrad ve ezkarı iyice tamamlamak, riyazat ve erbain, kırk gün oruç ve zikre devamlarla meşgul olmak şart olup, müritler için bu derece şeyhe rabıta ile yönelme şart değildir. “
Sohbetlerinde İmâm-ı Rabbânî hazretlerinden nakil ile buyurdu ki: “Edebi gözetmek, zikirden üstündür. Edebi gözetmeyen, hakka kavuşamaz.” “Ehlin gönlü için (ailenin gönlünü almak için) günah işlemek ahmaklıktır.” “Eshâb-ı Kirâm sohbet ile yükseldi. Eshâb-ı Kirâm, dini bildirenlerdir.” “Eshâb-ı Kirâma dil uzatan dîni yıkar. Eshâb-ı Kirâmın imanda ayrılıkları yoktur.” “Eshâb-ı Kirâmın hepsi, evliyanın hepsinden üstündür.” “Farzı bırakıp, nafile ibâdetleri yapmak boşuna vakit geçirmektir.” “Felâsifenin (filozoflar) kısa görüşleri, yalnız madde âlemini görmektedir.” “Gına sahiplerinin ya’nî zenginlerin, alçak gönüllü olması güzeldir. Fakirlerin ise onurlu olması lazımdır.” “Haram sebeple elde edilen herşey de haramdır.” “Havf (korku), gençlikte; recâ (ümîd), ihtiyarlıkta olmalıdır.” “Hayır, Allahü teâlâdan gelendedir.” “Her sabah ve akşam yüz kere; ‘Sübhanallahi ve bi-hamdihi’ demelidir.” “Her ne ki kalbin huzuruna yardım ede, mübarektir.” “Her hatıra geleni yapmaya kalkışmamalıdır.” “Her şeye kalbi bağlamaktan kurtulmadıkça, Hak teâlâya bağlanılamaz.”

Comments are closed.