Karahisârî İbrâhim Efendi hazretleri, seksendördüncü Osmanlı şeyhülislâmıdır. Seyyiddir. 1113 (m. 1701)’de Şebinkarahisar’da doğdu. 1197 (m. 1783)’de İstanbul’da vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:
Şairler, edîbler, kâfirler, binikiyüz seneden beri, çok çalıştıkları hâlde, Kur’an-ı kerimin bir âyetinin benzerini söyleyemediler. Kelimeleri Arabî olup, her yerde kullanıldığı hâlde, bir âyetinin benzerinin söylenememesi, onun mucize olduğunu göstermektedir. Muhammed aleyhisselâmın diğer mucizeleri bitmiş, yalnız isimleri kalmış, Kur’an-ı kerim ise, her zaman ve her yerde, güneş gibi parlamaktadır. Her derde ilaç ve dermân olmaktadır. Allahü teâlâ, bütün kullarını mes’ûd etmek için, onu Habîb-i ekremine ikrâm ve inzâl buyurmuştur. Sonsuz lütuf ve merhameti ile, tahrîf ve tebdîlden hıfz ve himâye eylemiştir. Diğer kütüb-i semaviyye için, böyle bir vaatte bulunmamıştır…
Muhammed aleyhisselâm kırk yaşında iken, Peygamber olduğu kendisine bildirildi. Altmışüç yaşında iken vefât etti. Peygamberliği yirmiüç sene devam etti. Bütün arab yarımadası kendisine itaat ettikten ve dîni her tarafa yayılıp anlaşıldıktan ve dâveti şarkta ve garbda işitildikten ve Eshâbı, yüzellibin olduktan sonra vefât etti. Vedâ Haccını, yüzyirmi bin Sahâbî ile yaptı. Bundan seksen gün sonra vefât etti. (Bugün dîninizi ikmâl ettim ve üzerinize olan nîmetimi tamamladım ve dîninizin İslâm olmasını beğendim) meâlindeki, Mâide sûresinin üçüncü âyet-i kerimesi, bu hacda nâzil oldu.
Bu Sahâbîlerin hepsi, sâdık ve emîn idi. Çoğu dinde derin âlim ve hepsi evliyâ idi. Resûlullahın dînini ve mucizelerini, yeryüzüne yaydılar. Çünkü, cihâd için, memleketlere yayıldılar. Gittikleri yerlerdeki insanlara, din bilgilerini ve mucizeleri ulaştırdılar. Bunlar da, başkalarına bildirdiler. Böylece, her asrın âlimleri, sonraki tabakadaki, daha çok âlime bildirdi. Bunlar da, bu ilimleri ve bunları bildirenleri, binlerce kitaplara yazdılar. Öğrendikleri hadis-i şerifleri, sahih, hasen gibi, birçok kısımlara ayırdılar. Yalancıların [ve Yahudilerin], hadis diyerek uydurdukları sözleri kitaplarına sokmadılar. Bu husûsta, çok dikkatli ve hassâs davrandılar. Bunların gayretleri ile, İslâm dîni çok sağlam esaslar üzerine kuruldu ve hiç değiştirilmeden yayıldı. Diğer dinlerin hiçbiri böyle sıhhâtli nakledilemedi…