Kim ki, şüpheli şeylerden sakınırsa

Hâkim el-Kebîr hazretleri meşhur hadis âlimidir. 285 (898) yılında Nîşâbur’da doğdu. İlim merkezlerine gi­derek birçok âlimin hadis derslerine katıl­dı. Horasan’ın birçok şehrinde kadı­lık yaptı. 378 (m. 988)’de Nîşâbur’da vefat etti.

Naklettiği hadis-i şeriflerden:

İbn-i Mes’ûd’dan şöyle rivâyet edilmiştir:
Süleym kabilesinden, Amr bin Abese denilen birisi Medine’ye geldi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimizi Medine’de bulamayınca, Mekke’ye gitti. Resûlullah’ın huzûruna vardı. “Yâ Resûlallah! Senin bildiğin, benim bilmediğim, fayda veren bir şeyi bana öğret” deyip, sonra “gece kılınan hangi namaz daha fazîletlidir?” diye sordu. Resûlullah efendimiz “Gece yarısında kılınan namaz, daha faziletlidir. Bu saatte Allahü teâlâ ‘Duâ eden var mı? Kabûl edeyim, istiğfar eden var mı? Bağışlayayım’ buyurur ve bu nidâ sabah fecir doğuncaya kadar, devam eder” buyurdu.
Ebû Hureyre ( radıyallahü anh )’den rivâyet edildi: Resûlullah efendimiz “Cuma günü öyle bir saat vardır ki, Allahü teâlâdan dileği bulunan kimsenin dileği o saate rastlarsa, Allahü teâlâ ona, dileğini ihsân eder” buyurdu.
Âmir eş-Şa’bî’den Nu’man bin Beşîr yoluyla rivâyet etti: Resûlullah’ı hutbe okurken dinledim. “Helâl bellidir, haram bellidir. Bu ikisinin arasındakiler şüphelilerdir. Kim ki, şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve şerefini korumuş olur. Kim ki, şüpheli şeylere dalarsa yasaklanmış otlak etrâfında koyunlarını otlatan çoban gibi otlağa dalıvermeye yaklaşmış gibidir. İyi biliniz ki, her padişahın husûsi bir otlağı vardır. Yine biliniz ki, Allahü teâlânın yeryüzünde yasak ettiği otlağı da haram ettiği şeylerdir” buyurdu.

Yûsuf bin Abdullah bin Selâm bildirmiştir: Biz Resûlullah efendimiz ile birlikte yürüyorduk. Sonra, orada bulunanların, “Yâ Resûlallah! Hangi amel daha hayırlıdır” diye sorduklarını duyduk. Peygamber efendimiz; “Allah’a ve Resûlüne imân, Allah yolunda cihad, kabul olunmuş hac” buyurdular. Sonra vadide bir ses “Eşhedü enlâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah” diyordu. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz “Ben şuna şehâdet ederim ki, bu sözü ancak müşrik olmayan kimse söyler” buyurdular.

Comments are closed.