Allah dostlarından Celâlzâde Mustafa Çelebi anlatıyor: Abdullah bin Ömer “radıyallahü anh” hazretleri bir gün köle bir çobana rastladı. Çoban koyunları otlatıyordu. Yanına yaklaştı.
Bir koyuna baktı.
Ve onu gösterip;
“Şu koyunu bana sat” dedi. Çoban; “Koyunlar benim değil, satamam” dedi. Abdullah bin Ömer hazretleri; “Sen sat, sâhibi sorarsa kurt yedi dersin” buyurdu.
Yine olmaz dedi.
Koyunu satmadı.
Hikmetini sorunca;
“Allahü teâlâ her yerde hâzır ve nâzırdır. Sâhibi görmese de O bizi görmektedir” dedi. İbn-i Ömer hazretleri bu cevâbı çok beğendi.
Çobanı sevdi.
“Âferin” dedi.
Sonra o çobanı ve o sürüyü sâhibinden satın aldı. Çobanı da âzâd ederek, koyunları o gence hediye etti.
FENA KOKUYORDU
Yine bu zat anlatıyor ki: Îsâ aleyhisselâm, havârîleri ile birlikte bir yere gidiyordu. Yolda bir “köpek leşi” gördüler. Çok da fenâ kokuyordu. Havârîler iğrendiler.
Îsâ aleyhisselâma;
“Çok pis” dediler.
Çok fenâ koktuğunu söyleyip; “Buradan uzaklaşalım” dediler. Bunun üzerine Îsâ aleyhisselâm; “Ne kadar beyaz dişleri varmış” buyurdu.
Ona pis demedi.
Dişlerini söyledi.
Ders verdi onlara.
Yâni; “Hep iyi tarafları görüp, çirkin yönleri görmemeli. Ancak dînin yasak ettiği bir ayıbı bildirip, insanların bundan kaçmasını söylemeli” demek istedi.