Merakı korkusunu yenince…

Merakı korkusunu yenince…




“Çileli günleri devam ederken, il sağlık müdürlüğünden muhtarlığa bir haber geliyor.”

 

Anadolu’nun dağ eteğinde, on üç hanelik bir köyde doğdu İlyas. Ailesi hayvancılıkla geçiniyordu. Bir saatlik yürüme mesafesinde bir köyde ilkokula gidiyor, kışın zor günlerde bir yakınının evinde kalıyordu. Öğretmeni Murat Hoca’yı çok seviyor ileride onun gibi öğretmen olmak istiyordu. İlyas’ta bu idealist öğretmenin çok emeği vardı. İlyas zor şatlarda da olsa okulu en iyi öğrenci olarak bitirir…

Öğretmeni, İlyas’ın öğrenme hevesini kısa zamanda anlar, onu okumaya teşvik eder ama İlyas’ın bu konuda önünde büyük bir engel vardır. Ailede bir gelenek vardır o da; çobanlık…

Dedesi, babası, amcası da bu işle uğraşıyordu. İlyas’ın da çoban olması için yaz tatillerinde bu işle ilgilenmesi için çaba sarf ediyorlardı. İlyas’ın yapısı buna hiç uygun değildi, çobanlık yapmak istemiyor ve sürekli azar işitiyordu.

Derdini âdeta dağa taşa anlatıyordu. Okul döneminde öğretmeni Murat Bey defalarca babasıyla görüşmek istedi ama sonuç alamadı. İlkokulu bitirdikten sonra çaresizlik içinde en zor zamanını yaşıyordu. Çileli günleri devam ederken, il sağlık müdürlüğünden muhtarlığa bir haber geliyor. Çocuklar için bir sağlık taraması yapılacağı için sağlık ekibi köye geldiğinde çocukların hazırda olması gerekiyor.

Haberi alan çocuklarda bir telaş başladı. Tarama aşı demek, aşı acı ve kanama demek!.. Aralarında karar alan çocuklar o gün saklanacaklar. İlyas da onlarla beraber oluyor.

Sağlıkçıların gelecekleri günün önceki gecesi âdeta uyuyamıyor. Aşıdan korkan İlyas şehirden gelenleri ise çok merak eder. Sonunda merakı korkusunu yener, sağlıkçıların geleceği alana gider.

Gelen görevliler çocukları bulamayınca muhtarı çağırırlar. Muhtar ve köylüler çocukları aramaya koyulurken, sağlıkçı Zeki Bey, İlyas’ı fark eder, yanına çağırır. Duyarlı biri olan Zeki Bey İlyas’la kısa bir konuşmadan sonra kendisinde bir ışık görür ve eğitim durumunu sorar. Okumayı çok arzu ettiğini, ailesinin buna izin vermediğini gözyaşıyla ifade eder. Bundan çok etkilenen Zeki Bey, İlyas’ın babasıyla görüşmek ister. Evine giderek babasıyla görüşür. İkna kabiliyeti yüksek Zeki Bey, çok samimi biçimde İlyas’ın okumasının ailesine, kendisine köylerine faydası dokunacağını söyler. Eğer okumasına izin verirlerse kendisi bu konuda her türlü yardımı vereceğini söyler… DEVAMI YARIN