Bekâ bin Mahled hazretleri, duâsı makbul bir zât idi. Bir gün yanına bir kadın geldi. Üzüntülüydü Huzûra girdi.
Ve kendisine;
“Oğlum kâfirlere esir düştü. Onu kurtaracak imkânım yok. Bana yardımcı olur musunuz?” diye arz etti.
Bekâ bin Mahled
“rahmetullahi aleyh”
o kadıncağıza;
“Sen git bacım. İnşallah ilgileniriz” buyurunca kadın gitti. O da başını eğip duâ etti. Ertesi gün o kadın, oğlu ile birlikte teşekküre gelince, büyük velî çocuğa; “Nasıl kurtuldun?” diye sordu.
Çocukcağız;
“Peki efendim” dedi.
Ve şöyle anlattı:
Ben, Rum memleketlerinin birinde esîr idim. Dün bu vakitler birdenbire elimdeki kelepçeler çözülüp yere düştüler.
Görevli geldi.
Zinciri geçirdi.
Fakat az sonra tekrar çözülüp düştüler. Tekrar gelip bağladılar, yine çözüldü. Bu durum karşısında vazîfeliler şaşkına döndüler.
Papazı çağırdılar.
Bir papaz geldi.
Hâdiseyi dinleyip; “Onu salın gitsin. Zira Allah’ın sevgili bir kulu onun için duâ etmiş, ne yapsanız faydasız” deyince beni saldılar.
HUZURLU OLMAK İÇİN
Bir gün bu zâta; “Huzûra ermenin yolu nedir efendim?” diye sordular. Cevâbında; “Sabırdır” buyurdu.
Sonra izah etti.
Ve buyurdu ki:
“Huzur’u, bir odanın içinde kilitli farz edin. İşte o odanın anahtarı sabırdır. Sabrederseniz, kapı açılır ve huzûra kavuşursunuz.”