Ahmed Hilmi Efendi, Ankara’da doğup İzmit’te vefat etti… İki arkadaş bu zatı ziyaret için yola çıktılar bir gün.
Ancak birinin niyeti bozuktu…
Güya imtihan edecekti onu.
Arkadaşına;
“Gör bak, ona öyle sualler soracağım ki cevap veremeyecek” dedi.
Arkadaşı ikaz etti onu:
“Sakın öyle şey yapma!”
“Nedenmiş o?”
“Onlar Allah adamıdır. İmtihan etmek haddimiz değildir” dedi.
Böyle konuşarak gittiler.
Ve vardılar dergâha.
Büyük veli, öbürüne iltifat ederken bunun yüzüne bile bakmadı.
Bir miktar oturup izin istediler.
Çıkınca, sordu arkadaşı:
“Hani sen, zor sualler sorup mahçup edecektin mübarek zatı, ne oldu?”
“Bir de soruyorsun… Görmedin mi orada olanları?”
“Hayrola, neyi görecektim?”
“Aslanları…”
“Aslan mı? Sen rüya mı gördün?”
“Hayır rüya değil! Vallahi doğru… Ağızlarını açmış, hiddetle bana bakıyorlardı… Saldıracaklardı neredeyse!”
“Ben bir şey görmedim” dedi.
Ve ilâve etti:
“Ben sana demiştim değil mi?”
“Evet, sen haklıymışsın.”
“Bir daha böyle bir şeye tevessül etmezsin herhâlde.”
“Tövbe, Allah korusun!” dedi.
Bu, iyi bir ders olmuştu ona…