Son pişmanlık fayda vermez!..

Son pişmanlık fayda vermez!..




 “Bir gün duyduk ki, zerre vefası olmayan dayım gittiği başka vilâyette yeniden evlenmiş…”

 

 

Hırsını alamayan ama amacına da ulaşmayan halam “Yazıklar olsun sana da hanımına da… Bak o hiç öyle düşündü mü? Beni bir çocuk kucağımda diğeri yolda iken terk edip gitti… Benim çocuklarım çocuk değil miydi peki?” diyerek anneme ve babama sayıp döküyor ama ne annem ne de babam halamın sözlerine aldırış ediyor!..

Çünkü gerçekten ikisi de hayatından memnun…

Halam, öfkeyle çıkıp gidiyor yine evine. Bu defa alamadığı hırsını öfkesini rahmetli babaannemden çıkarıyor. Rahmetliye olmadık hakaretler ve eziyetler ediyor… Genç kadın çünkü… İhtiraslı… Bu yaşta dul kalmanın verdiği ıstırap dille anlatılacak gibi değil… Gönül verdiği kocası gitmiş bir daha gelmez… Nerededir, ne hâldedir bilinmez… Hâliyle huzursuzdur halam… Ama çaresi yok bu huzursuzluğun…

Ve bir gün duyduk ki, zerre vefası olmayan dayım, gittiği başka vilâyette yeniden evlenmiş…

Keyfine bakıyor… Memlekette hanımı kalmış, çocuğu kalmış hiç mi hiç umurunda değil…

Dayım diye söylemiyorum ama bir insan ancak bu kadar vicdansız, bu kadar sorumsuz bu kadar vefasız olur…

Halam belki bin pişman yaptıklarına… Keşke dilini tutsa, canından çok sevdiği kocasına dırdır etmese… Ama son pişmanlık fayda vermiyor… Çünkü dayım aynı şekilde halama gönül vermemiş ki… Onun için olsa da hoş olmasa da…

Ve babaannemle birlikte kalmaya başlıyor halam… Gidip gelişte de bizim yuvamızı bozmaya uğraşıyor resmen…

Hatta bir keresinde annemle saç saça baş başa dövüşmeye vardırıyor işi… Annem zor kurtuluyor halamın elinden… Yine de ağzını açıp kocasına bir tek söz etmiyor bu olaydan… Bu ısrarlı sataşmaya bu kadar sabır halamı ibret alacağına çıldırtıyor âdeta… Bu defa öfkesini kendi annesinden alacakmış gibi evde her konuyu kavgaya dönüştürüyor… Ve belki inanmayacaksınız ama öz annesiyle kavga edip annesini bile tartaklayacak kadar gözü dönüyor…

Bu hırçınlığın sonu ne oldu peki? Ne olacak, yıllar yılı keskin sirke küpüne zarar… Perişan bir hayat yaşayıp hayatı kendine zindan ederek köşesine çekildi… Yaşlandı beli büküldü. Tozpembe hayallerle kucağına koştuğu gencin yakışıklılığı ona vefa etmedi… Çocukları babasız büyüdü…

Biz ise altı kardeş olduk… Babam ve annem ikisi de bir gün olsun birbirinden ayrılmadılar…

Dayım da memlekete dönmedi bir daha…

           Rumuz: “Kırmızı gül”-Malatya

Comments are closed.