Ahmed Muhtar Efendi

Hasîrîzâde Ahmed Muhtar Efendi, İstanbul velîlerindendir. 1820 (H.1236)’de doğdu. 1901 (H.1319) senesinde vefât etti. Sütlüce’de medfundur… Bu mübarek zat, bir sohbetinde buyurdu ki:
“İşin temeli kalbdir. Kalb, Allahü teâlâdan başkasına tutulmuş ise, yıkılmış demektir. Bir işe yaramaz. Niyet doğru olmadıkça, hayırlı işlerin, yardımların ve âdete uyarak yapılan ibâdetlerin, yalnız hiç faydası olmaz. Kalbin selâmet bulması ve Allahü teâlâdan başka hiçbir şeye düşkün olmaması lâzımdır. Yâni her yapılan şey, O emrettiği, O beğendiği için yapılmalı. Onun râzı olmadığı her şeyden kaçınmalıdır. Her şey Onun için olmalıdır. Hem, kalb selâmeti, hem de bedenin sâlih işler yapması, birlikte lâzımdır. Beden sâlih ameller yapmaksızın, kalbim selâmettedir, [kalbim temizdir, sen kalbe bak] demek bâtıldır, boştur. Kendini aldatmaktır. Bu dünyada, bedensiz ruh olmadığı gibi, beden ibâdet yapmadan ve günahlardan kaçınmadan, kalb, temiz olmaz. Zamanımızın birçok dinsizleri, sapıkları, ibâdet yapmayıp, kalblerinin selâmette olduğunu, hattâ keşif sahibi olduklarını söyleyip, saf Müslümanları aldatıyor. Allahü teâlâ, sevgili Peygamberinin sadakası olarak, hepimizi böyle sapıklara inanmaktan korusun! Âmîn…”
Hasîrîzâde Ahmed Muhtar Efendi, vefatından kısa bir zaman önce sohbetinde buyurdu ki:

DİN ÂLİMLERİ…
“Dünyaya gönül kaptırmayan, mal, mevki, şöhret kazanmak, başa geçmek sevdâsında olmayan din âlimleri, âhıret adamlarıdır. Peygamberlerin vârisleri, vekîlleridir. İnsanların en iyisi bunlardır. Kıyâmet günü, bunların mürekkebi, Allahü teâlâ için cânını veren şehitlerin kanı ile tartılacak ve mürekkeb, daha ağır gelecektir. (Âlimlerin uykusu ibâdettir) hadis-i şerifinde medh edilen, bunlardır. Âhıretteki sonsuz nîmetlerin güzelliğini anlayan, dünyanın çirkinliğini ve kötülüğünü gören, âhıretin ebedî, dünyanın ise fânî geçip tükenici olduğunu bilen onlardır. Bunun için kalıcı olmayan, çabuk değişen ve biten şeylere bakmayıp, bâkî olana, hiç bozulmayan ve bitmeyen güzelliklere sarılmışlardır. Âhıretin büyüklüğünü anlayabilmek, Allahü teâlânın sonsuz büyüklüğünü görebilmekle olur. Âhıretin büyüklüğünü anlayan da, dünyaya hiç kıymet vermez…”

Comments are closed.