Çamurda altın arayanlar!..

Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri 1207 yılında Belh’de doğdu, 1273 yılında Konya’da vefat etti. Soyu baba tarafından Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddîk’a ulaşmaktadır… Hazret-i Mevlana, tasavvuf deryasına dalmış bir Hak âşığıdır. İlmi, teşbihleri, sözleri ve nasihatleri bu deryadan saçılan hikmet damlalarıdır… Onun, herkesi hayran bırakan merhameti, insan sevgisi, tevâzuu, gönül okşayıcılığı gibi üstün vasıfları, dillere destan olmuştur…
***
Bir gün, talebesinin birine para verip, “Bana bir ekmek al gel” der. O da ekmeği alıp, getirir. “Tamam sen işine bak” diyerek, yola çıkar. Talebe de peşinden gider. Hazret-i Mevlana bir mağaraya girer. Orada bir köpek yavrulamıştır. Açlıktan ölecek olan bu köpeğe, ekmeği suya batırıp batırıp yedirir… Tam çıkacakken talebesinin meraklı bakışlarıyla karşılaşır. Ona Resulullah efendimizin şu hadis-i şerifini söyler: (Nefsim yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemin ederim ki, Allahü teâlânın mahlûklarına kim merhamet ederse, Allah ona merhamet eder.)
***
Talebelerine “dünya” ile ilgili bir misal vermek istiyordu. Tam da o gün Selçuklu Sultânı, kendisine beş kese altın göndermişti. Bir talebesine;
-Bu altınları dışarıdaki çamurun içine at! buyurdu. Emir yerine getirildi…
Fakat o da ne?!. Bunu duyan insanlar o çamurun içinde altın aramaya başladılar. Hepsinin üstleri, başları çamurdan görünmez hâle geldi.
Hazret-i Mevlana, talebelerine onların bu durumlarını göstererek şu nasihati yaptı:
-Bu altınlar, şu gördüğünüz dünyâ ehlinin üstünü başını batırdığı gibi, ahiret ehli olanların da kalbini kirletir. Çeşitli günahlara sevk edip, ibadetlerden alıkoyar. Dünya için çalışmayın demek istemiyorum. Dünya malının sevgisini kalbinize koymayın diyorum. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyâya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışmak lazım gelir. Burada dikkat edilecek nokta; hırsa kapılmadan kanâat üzere bulunmaktır. Dünyada, ahiret saadeti için çalışmalı, kazanmalı, niyeti düzeltmelidir. Çünkü İslamiyet, insanlara faydalı olmayı emreder… En büyük saadet, en büyük sermaye, helâlinden kazanıp, hayır ve hasenât yaparak ahirete göndermektir. Buna rağmen asıl sermaye, mal, mülk, para sahibi olmak değil, ilim, amel, ihlâs ve güzel ahlak sahibi olmaktır…

Comments are closed.