Dünyalık için âhiretini vermek!..

İster ehl-i sünnet olsun, ister bid’at sâhibi olsun, dînini dünyâ çıkarlarına âlet eden, yani dünyâlığa kavuşmak için dîninden veren câhillere yobaz denir. Hiçbir dîne inanmadığı hâlde, Müslümânları aldatarak îmânlarını yok etmek, islâmiyeti içerden yıkmak için, Müslümân görünenlere zındık denir. Bid’at sâhiplerine, Müslüman görünerek din düşmanlığı yapanlara ve bunların yolunda olanlara mezhepsiz, dinde reformcu denir. Böyle kimseler, dünyâlık ele geçirmek için, dinlerini, âhıretlerini satmışlardır. Dinlerini dünyâya satanlar hakkında, Bekara sûresinin 16. âyet-i kerîmesinde meâlen;

(Câhiller, ahmaklar, dünyâdaki zevk ve lezzetlere kavuşmak için, dinlerini, îmânlarını verdi. Âhiretlerini satıp, dünyâyı, şehvetlerinin istediklerini aldılar. Kurtuluş yolunu bırakıp, helâke koştular. Bu alışverişlerinde birşey kazanmadılar. Bunlar, ticâret ve kazanç yolunu bilmedi. Çok ziyân etti) buyurulmaktadır.
İslâm ile küfür birbirinin zıddı oldukları, bir arada bulunamayacakları gibi, âhiret de, dünyânın zıddıdır. Dünyâ ile âhiret, bir arada bulunamaz. Âhireti kazanmak için, dünyâyı terk etmek yani dünyâya düşkün olmamak lâzımdır. Dünyâ, Allahü teâlânın beğenmediği, yasak ettiği şeyler demektir. Resûlullah efendimiz;
(Dünyâya düşkün olmak, günâhların başıdır) buyurmuştur.
BİD’AT SAHİBİNDEN UZAK DUR
Muhammed Ma’sûm Fârûkî hazretleri, bir talebesine hitaben buyuruyor ki: 
“Î’tikâdı ve ameli bozuk olan kimse ile görüşmemeli, bid’at sâhibi ile sohbet, arkadaşlık yapmamalıdır. Yahyâ bin Mu’âz Râzî hazretleri buyuruyor ki: ‘Üç sınıf kimse ile sohbet etme: Gâfil olan âlimler ile ve hep dünyâ kazancını düşünen hâfızlar ile ve din câhili olan şeyhler ile…’ Şeyh olarak tanınan bir kimsenin sözleri, işleri, hareketleri, ahkâm-ı islâmiyeye uygun olmaz ise, sakın, sakın, ona yaklaşma! Hattâ, onun bulunduğu şehirden, köyden kaç! O, gizli, sinsi bir hırsızdır. İnsanın dînini, îmânını çalar. İnsanı şeytânın tuzağına düşürür. Hârikalar, kerâmetler gösterse, dünyâya bağlı olmadığı görünse de, arslandan kaçar gibi, ondan uzaklaş! Tasavvuf yolunun mütehassıslarından Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri buyuruyor ki: ‘Tasavvuf ehli olduğunu söyleyenler çoktur. Bunlar içerisinde, yalnız Resûlullaha tâbi olanlar doğrudur. Kur’ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere tâbi olmayan kimseyi, Allah adamı sanmayınız! İnsanı, Allahın rızâsına, sevgisine kavuşturan yol, kitâba ve sünnete bağlı olanların gittikleri yoldur.’ Sözleri, işleri ve ahlâkı, Resûlullahın yoluna uygun olmayan kimseyi velî, Allah adamı zannetmeyiniz! Yahûdîler, papazlar ve Berehmen denilen Hind din adamları da, çok tatlı konuşur, kötülüklerden uzak görünürler. Bunların sözlerine, görünüşlerine aldanmamalıdır. Dünyâya düşkün olmadığına ve hârikalar göstermesine aldanmayınız! Ebû Ömer Sülemî hazretleri diyor ki: Ahkâm-ı islâmiyyeye uymayan her söz, her hâl, zararlıdır. Tasavvuf, ahkâm-ı islâmiyyeye uymaya çalışmaktır. Doğru ile yalancıyı ayıran tek nişan, Resûlullaha uymaktır. Ona uygun olmayan zühd, tevekkül, tatlı sözlerin hiç kıymeti yoktur. İslâmiyete uygun olmayan zikirlerin, fikrlerin, zevklerin ve kerâmetlerin hiç faydası olmaz…”
Ümm-i Habîbe vâlidemiz, daha önce Ubeydullah bin Cahş ile evli idi. Beraberce Habeşistân’a hicret ettiler. Kocası orada papazlara aldanarak, dünyâ malına kavuşmak için dininden döndü. Ümm-i Habîbe vâlidemizi de dinden çıkararak zengin olmaya zorladı ise de O;
“Muhammed aleyhisselâmın dînini ve sevgisini, bütün dünyâya değişmem” diyerek bu teklifi reddetmiştir. Kocası, Onun aç kalıp sürünerek ölmesini beklerken kendisi ölmüştü. 
İNSANOĞLU ÂCİZDİR!..
Netice olarak, hem dîne sarılmak, hem de dünyâya düşkün olmak, bir insanda birlikte bulunamaz. Dünyâlık ele geçirmek için dînini vermek, aklı olanın yapacağı bir şey değildir. Zira dünyâ ni’metleri geçicidir ve ömürleri de pek kısadır. Bunları ele geçirmek için dînini vermek ahmaklıktır. İnsanların hepsi âcizdir. Allahü teâlâ dilemedikçe, kimse kimseye fayda ve zarar yapamaz. İnsana Allahü teâlâ kâfîdir. Hadîs-i şerîfte buyurulduğu gibi:
(Dünyâda harâm edilmiş olan şeyler mel’ûndur. Ancak Allah için yapılan şeyler kıymetlidir.)

Comments are closed.