Ebû Osman bin Muhammed

Ebû Osman bin Muhammed Şâfî rahmetullahi aleyh, İmâm-ı Şafiî hazretlerinin büyük oğludur. 281 (m. 894)’de Kahire’de doğdu. Cizre ve Haleb’de kadılık yaptı. Babası İmam- Şafii hazretlerinden çok bahsederdi. Buyurdu ki:
Bir bayram günü babamla berâber mescidden çıktık. Bir mesele hakkında sohbet ediyorlardı. Evimizin kapısına gelince, bir hizmetçi kendisine bir kese altın getirip, efendisinin selâmı olduğunu ve bunu kabûl buyurmasını ricâ etti. Babam keseyi kabûl etti. Biraz sonra biri gelip, “Hanımım bir çocuk doğurdu. Yanımda hiç param yok. Sizden Allah rızâsı için biraz para istiyorum” dedi. Keseyi hiç açmadan, olduğu gibi o şahsa verdi. Halbuki biliyordum ki, kendisinin de hiç parası yoktu.”
“Babamla Bağdat’ta nehir kenarında oturuyorduk. Bir genç gelip abdest almaya başladı. Fakat abdesti yanlış aldı. Babam, o gence; “Abdesti tam al. Allahü teâlâ sana dünyâ ve âhiret saâdeti versin” buyurdu. Genç tekrar abdest alıp, yanımıza geldi ve bana nasîhat et, öğret deyince, ona şöyle buyurdu: “Allahü teâlâyı bilen, necât (kurtuluş) bulur. Dîninde titizlik gösteren, kötülüklerden kurtulur. Nefsini ıslah eden, saâdete kavuşur… Biraz daha ister misin?” dedi. Genç evet deyince, şöyle devâm etti: “Kim şu üç şeyi yaparsa îmânı kâmil olur: 1- Emr-i bil-mârûf yapmak, yâni Allahü teâlânın emirlerini yapmak ve yaymak. 2- Nehy-i anil-münker yapmak, yâni Allahü teâlânın yasaklarını yapmamak ve yapılmaması için uğraşmak. 3- Her işinde Allahü teâlânın dinde bildirdiği hudutlar içinde bulunmak” buyurdu. Sonra, “Biraz daha ister misin?” deyince, genç; “İhsân ediniz efendim” dedi. Şöyle buyurdu: “Dünyâya bağlanıp, ona düşkün olma, âhireti iste. Bütün hâl ve hareketinde Allahü teâlâyı hatırla ki, kurtulanlardan olasın…”
”Bir gün nineme (İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin annesine) iki kişi gelip, bir bohça verdiler. Daha sonra biri gelip bohçayı istedi. Gelene bohçayı verdi. Biraz sonra diğeri gelip, bohçayı istedi. Bohçanın arkadaşına verildiğini söyleyince; “Biz ikimiz beraber gelmeyince bohçayı vermeyin demiştik. Bohçayı niçin verdiniz?” dedi. Ninem üzüldü. Bu sırada babam geldi. Annesinin üzüntülü olduğunu görünce sebebini sordu. Annesi olanları anlattı. Bunun üzerine annesine; “Sen üzülme, ben şimdi bohçayı isteyenle konuşurum” dedi. Bohçayı isteyen şahsın yanına gelip dedi ki: “Sizin bohçanız olduğu yerde durmaktadır. Git arkadaşını getir.” Adam aldığı cevap karşısında şaşırıp, geri dönüp gitti. Bir daha da gelmedi.

Comments are closed.