Şuaybzâde Ali Âkif Efendi

Şuaybzâde Ali Âkif Efendi, Antep evliyâsından olup, 1822 yılında doğdu. İsmi halk arasında “Ali Baba” veya Ali Âkif Efendi diye anılır. İlim tahsiline Şeyh Câmii medresesinde başladı. 1850’li yıllarda Kilisli Baytazzâde Abdullah Efendinin talebesi oldu. Hocasının vefâtından sonra uzun müddet halka İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı. 1905 yılında vefât etti. Türbesi, Gaziantep’in Şehreküstü Mahallesinde olup ziyâret edilmektedir.
Şuaybzâde Ali Âkif Efendi, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Tesavvuf bilgilerinin mütehassısları, (Zikir etmekle kalb temizlenir. Zikir etmekle, Allahın sevgisi elde edilir. Zikir etmekle, ibâdetin tadı duyulur. Zikir etmekle, îmân kuvvetlenir. Zikir etmekle, namâz kılmak hevesi artar. Zikir etmekle, ahkâm-ı islâmiyye kolaylıkla yapılır. Zikir etmekle, taklitçilikten kurtulup, vicdânîliğe kavuşulur. Kur’ân-ı kerîmdeki (Allahü teâlâyı çok zikir ediniz!) emri bunu göstermektedir) derlerdi. Tesavvuf yolunda ilerlemek için, önce tevbe, sonra istihâre yapılırdı. Tevbe yapmak için kısaca, (Yâ Rabbî! Bulûğum ânından şimdiye kadar yaptığım günâhlara pişmân oldum. Şimdiden sonra da, inşâallahü teâlâ hiç günâh işlememeğe söz veriyorum) denir. Günâhlar ayrı ayrı sayılmaz. Sonra gusül abdesti alınır. Gusülden sonra, o gece (İstihâreye niyyet etdim) diyerek iki rek’at namâz kılıp, yatılırdı. Birinci rek’atte (Kâfirûn), ikinci rek’atde (İhlâs) sûresi okunurdu. Her gün, böyle zikir ederlerdi. Tevfîk Hak teâlâdandır derlerdi.
İmâm-ı Birgivî’nin “Kırk Hadîs”i, yirmibirinci hadîsine göre, her mü’minin istihâre yapması sünnettir. İstihâre namâzından sonra şu duâ okunur:

KENDİSİ ÎFÂ ETMELİDİR!..
“Allahümme innî estehîrüke bi-ilmike ve estakdirüke bi-kudretike ve es’elüke min fadlikel’azîm fe inneke takdiru ve lâ akdiru ve ta’lemü velâ a’lemü ve ente allâmül-guyûb.” Yedi gece böyle istihâre yapılır. Sonra, kalbe gelen şey yapılır. İstihâreden sonra, abdestli olarak, kıbleye dönüp yatılır. Rü’yâda beyâz veyâ yeşil görmek hayra alâmettir. Siyâh veyâ kırmızı görmek şerre alâmettir, denildi. İstihâre namâzını başkasına kıldırmak sünnet değildir. İstihâre yapmasını öğrenmeli, bu sünneti kendisi îfâ etmelidir. Bedenle yapılan ibâdetleri başkasına yaptırmak câiz değildir…

Comments are closed.