Süfyân bin Uyeyne

Süfyân bin Uyeyne hazretleri, Tebe-i tâbiînin büyüklerden olup fıkıh, hadîs âlimidir. Kûfî künyesiyle tanınır. 725 (H.107) senesinde Kûfe’de doğdu. 813 (H.198) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti. Hâfızası fevkalâde kuvvetli olup, Kendisinden rivâyet edilen hadîs-i şerîflerin sayısı 7000 civârındadır. Mezheb sâhibi bir imâmdır. Mezhebi zamanla unutulup, mensubu kalmamıştır. Süfyân bin Uyeyne rahmetullahi aleyh çok duâ ederdi. Bu hususta buyurdu ki:
“Bir kimsenin kusurları, onu duâ etmekten alıkoymasın. Çünkü Allahü teâlâ, en kötü mahlûk olan şeytanın bile duâsını kabûl etmiştir.”
Bir kimse Süfyân bin Uyeyne’ye gelerek; “Ben zühd sâhibi yâni dünyâdan ve dünyâlıklardan kaçınan, şüpheli olur korkusuyla mübahları bile terk eden bir âlim görmek istiyorum. Bana öyle birisini gösterebilir misin?” dedi. Süfyân bin Uyeyne o kimseye; “Zühd, sırf helâl olan rızıkta olur. Bu zamanda rızkını helâlinden temin edebilmek mümkün mü ki siz öyle birini arıyorsunuz?” cevâbını verdi.
Süfyân bin Uyeyne hazretleri insanların övmesine ve yermesine aldırmazdı. Buyurdu ki:
“İnsanların benim yüzümden günâha girmelerinden korkmasaydım, insanların beni gıybet edip kötülemelerini, beni övmelerinden daha çok isterdim. Çünkü gıybet eden, kötüleyen kimseler günahlarımı almakta, sevâblarını bana vermekteler. Halbuki, insanların beni medhetmelerinin, çok övmelerinin bana bir faydası yoktur. Hattâ, beni överken, bende olmayan hâlleri bildirmeleri, yâni yalan söylemeleri de mümkündür.”
“Ameller ancak niyetlere göredir. Her kimse için ancak niyet ettiği şey vardır. Her kimin hicreti, bulacağı bir dünyâya ve evleneceği bir kadına ise, hicreti Allah ve Resûlü için değil, niyet ettiği şeye âittir. Yâni her amelin hükmü kıymeti, sâhibinin niyetine göre olur.”

BİR NASÎHATİ…
Birisi kendisinden nasîhat istedi. Ona; “Kendini başkalarından üstün görmekten ve haksız olarak başkasının bir kuruş da olsa hakkını almaktan çok sakın. Allahü teâlâya hesap vereceğini, O’nun büyüklüğünü düşün. Kendini üstün görüp kibirlenenleri Allahü teâlâ alçaltır. Başkalarının malını haksız yere alan da fakir ve zelîl olur.”
Vefatına yakın ona; “Sehâvet, cömertlik nedir?” diye sordular. “Dostlara ve sevdiklerine iyilik ve ikrâmda bulunmaktır” buyurdu.

Comments are closed.