80 cent için rezil olma

Fransa’da, Paris çevresinde küçük bir şehirde oturuyorum. Her hafta Perşembe günleri küçük bir pazar kurulur. Bundan 1.5 sene önceydi. Yengemle gezerken bir bolero ilgimizi çekti. fiyatı 6 euro idi. Yanımda 5 euro 20 cent vardı. Pazarcıyla pazarlık yapıyorum “başka param yok” diye, adam inatla kabul etmiyor. En sonunda “gelecek hafta geri kalan parayı getirirsin” dedi. Ben de geçiştirmek için “tamam” dedim ve boleroyu aldım.

Giderken cüzdanımın içinden 20 euro daha çıktı. O arada bir gülme tuttu beni ama aslında utanç ve mahcubiyet gülüşüydü. Buna rağmen nefsim geri dönüp de 80 centi vermeyi hiç istemiyordu. Sürekli “Fena mı kâr yapmış oldun, hem buncacık para için insanların içinde niye rezil olasın” diyordu.
Bu düşünceyle eve geldim. Ertesi hafta yine pazara gittik ve o pazarcının önünden geçerken tekrar aklıma geldi. Pazarcı beni tanımadı. Zaten tanıması da mümkün değil o kadar müşteri arasından. Küçük adımlarla ilerliyorum, aklımdan neler gelip geçiyor. Hani çizgi filmlerde olur ya bir küçük şeytan kötü şeyler getirir karakterin aklına, diğer taraftan kendi ruhu iyi şeyleri… İşte sanki o durumu içimde yaşıyordum.
Duygumun bir yanı “Amaaan 80 centten ne olacak? Sanki adam zengin mi olacak? Kendini boşuna rezil etme” der iken, diğer yanım: “Günahtır, haramdır. Hem adama ‘getiririm’ dedin. Söz verdin” diyordu.
İyi tarafım galip geldi. Utana sıkıla gittim. Adam unutmuş bile. Kendi de Müslüman’mış. Çünkü: “Maşallah, maşallah ne güzel kardeşim, unutmamışsın” diye beni tebrik etti. Parasını verdim. Aslında orada ruhen çok rahatlamıştım. Üzerimden dağlar kalkmıştı.
Bu küçük olay, birkaç gün önce çok sevdiğim bir ablamın anlattığı şu menkıbeyi hatırıma getirdi. Orada en doğru hareketi yaptığıma inandım.
İngiltere’de cami görevlisi bir imam, bir gün otobüse biner. Şoföre ücreti ödediğinde, şoförün para üstünü 20 kuruş fazla verdiğini fark eder.
Din görevlisi, aynen benim yaptığım gibi aklı ile nefsi arasında bocalama yaşar. Aklı ve inancı nefsine galip gelir ve fazla parayı şoföre iade eder. Şoför din görevlisi müşterisine teşekkür ederek bir itirafta bulunur:
– O parayı bilerek fazla vermiştim. Çünkü Müslüman olduğunuzu biliyordum. Benim de içimde İslamiyet’e bir heves vardı. Sizi denemek istedim. Müslümanlar dininizin emrettiklerine gerçekten uyuyor musunuz? Bunu bilmek istemiştim. Şimdi emin oldum.
Din adamı çok utanır. Araçtan indikten sonra derin bir nefes alır: “Allah’ım sana şükürler olsun. Neredeyse dinimi 20 kuruş (penny) için satacaktım” der.
Rumuz: “Ayın parlaklığı”-Paris