Çalışıp helal kazanmak, her Müslümana farzdır
Sual: Çalışmayıp, camide oturarak, Allaha tevekkül eden kimse, çalışmağı terk ettiği için, günah mı işlemektedir? Öğünmek için, kibirlenmek için, ihtiyaçtan fazla kazanmak uygun mudur?
Cevap: (Hadîka)da, amelde iktisat faslında diyor ki, (Kesb, yaşamak için lâzım olan malları helalden kazanmağa çalışmak demektir. Kendine, evladına ve ıyâline ve borçlarını ödemeğe lâzım olanları kesb etmek farzdır. Bunun için çalışan sevab kazanır. Özürsüz terk edene azap yapılacaktır. Kendilerine nafaka verilmesi vacib olanlara (Iyâl) denir. Borç ödemek farzdır. Ödeyemeden vefat edenin, ödemek niyeti varsa, günahlı olmaz. Hadîs-i şerifte, (Beş vakit namazı kıldıktan sonra, çalışıp helal kazanmak, her Müslümana farzdır) buyuruldu. Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” hepsi, çalışıp kazanmışlardır. Çalışmayıp, camide oturarak, Allaha tevekkül ediyorum diyene inanmamalıdır. Bu, çalışmağı terk ettiği için, günah işlemektedir. Salih değil, fasıktır. Bunun kalbi, Allahü teâlâya değil, kulların mallarına bağlıdır. Önce sebebe yapışmak, sonra bu sebebin tesirini Allahü teâlâdan beklemek emir olundu. Muhtaç olduğu malı kazandıktan sonra, fazla çalışmayıp, ibadet etmek câizdir. Bunun için, çalışmayıp ibadet edene sû-i zan ve tecessüs etmemelidir. İkisi de haramdır. İhtiyaçtan fazla çalışıp, kazandıklarını, senelerce saklamak mubahtır. Saklamayıp hayra, hasenata sarf etmek müstehabdır. Nafile ibadetlerden daha sevabdır. Hadîs-i şerifte, (İnsanların iyisi, insanlara faydası olanlardır) buyuruldu. Öğünmek için, kibirlenmek için, ihtiyaçtan fazla kazanmak haramdır). Görülüyor ki, ehlinin ve ıyâlinin nafakalarını ve borçlarını ödemek için çalışıp, helal kazanmak, nafile ibadetleri yapmaktan kat kat daha sevabdır. (Râmûz-ül-ehâdîs) s. 105 deki hadîs-i şerifte, (Eshâbım için fakirlik saadettir. Âhır zamandaki ümmetim için, zenginlik saadettir) buyuruldu. (Tam İlmihal s. 789)
Osman Ünlü’nün Türkiye gazetesinde bugün yayımlanan makalesi için tıklayınız…