Cehennem ateşine dayanamam!

Hazret-i Ebû Bekr’in radıyallahü anh bir hizmetçisi vardı ki, mutfak masraflarını görüyordu Halîfenin. Bâzan da kendi parasından harcar, sonra hesaplaşırlardı.
Halîfe hazretleri her sofraya otururken;
– Bu yemeğin parasını nereden temin ettin? diye sorardı.
Helâlden olduğunu öğrenince, gönül rahatlığıyla yerdi.
Bir akşam eve yorgun gelmişti.
Hizmetçisi yemeğini getirdi.
O da hemen başladı yemeye.
Henüz bir lokma yemişti ki, hizmetçi mânâlı mânâlı Ona bakıp;
– Bir şey sormayacak mısınız? dedi.
Halîfe hatırlayıp;
– Unuttum. Söyle bakalım nereden temin ettin bu yemeğin parasını?
Hizmetçi;
– Câhiliyye zamanımda para karşılığında raksedip oynar, insanları eğlendirirdim. O günlerden kalan bir alacağım vardı, bugün onu tahsil ettim, dedi.
– Bunu o parayla mı hazırladın?
– Evet efendim.
Halîfe bunu duyunca çok üzüldü.
Kederinden başladı ağlamaya.
Fırlayıp koştu lavaboya.
Parmağını boğazına sokup güçlükle çıkardı o lokmayı. Öyle zahmet çekti ki, ev halkı ölüyor zannettiler.
Bu yüzden telâşlanıp;
– Bir lokma için değer miydi bunca zahmete, neredeyse ölüyordun, dediler.
Hazret-i Ebû Bekir;
– Siz ne diyorsunuz. O lokma haramdan kazanılmış. Resûlullahtan işittim. Haram yiyenlere Cennet haramdır buyurmuştu. Bu zahmet, Cehennemde yanmaktan çok hafif kalır, buyurdu.
Sonra ellerini kaldırıp;
– Yâ Rabbî! Elimden gelen budur. Midemde kalan zerrelerden sana sığınıyorum. Beni affet. Ben âciz ve zayıf bir kulum. Cehennem ateşine dayanamam, diye yalvardı Rabbine.

Comments are closed.