Zâhidlerden biri buyurdu ki: “Her kimde şu dört haslet bulunursa, Allahü teâlâ onun hatâlarını iyiliğe çevirir. Bu hasletler; doğruluk, ni’mete şükür, hayâ ve güzel ahlâktır.”
Yalancılık ne kadar çirkin ve sahibini zelîl eden bir huy ise, doğruluk da o nisbette güzel, sahibini itibâr sahibi ve azîz eden çok iyi bir huydur. Hazreti Ali buyurdu ki: “Doğruluk, sözün süsüdür”
Doğruluk insanı korkulardan, belâlardan korur. Yalan, insana bir anlık emniyet sağlıyor gibi görülse bile, sahibini tehlikelere götürür ve alçaltır. Yalan hastalık, doğruluk ise şifâdır. Doğru konuşmak, kardeşlerine, dostlarına yardım etmek ve her ân Allahü teâlâyı hatırlamak olup mürüvvettendir.
Doğru konuşmak için, çok konuşmaktan sakınmalıdır. Âlimler buyurmuşlardır ki: “Kendisini ilgilendirmeyen mevzûlarda çok konuşan kimse, doğru konuşmaktan, başkalarının; ‘Bu kimse her zaman doğru konuşur’ şeklindeki intibalarından mahrûm kalır. Çünkü yerli yersiz, doğru yanlış çok konuşan kimse, mutlaka yalan söz söyler. Hele, bir şeyler konuşmuş olmak ve boş durmamak için konuşanlar, yalandan kurtulamazlar.”
Lokman Hakim oğluna buyurdu ki: “Oğlum! Doğruluğa sımsıkı yapış. Yalandan uzak dur.”
Sabır bütün hayırların, doğruluk kurtuluşun, ni’metlere şükretmek bereketlerin anahtarlarıdır. Kimde bu hasletler bulunursa o en yüksek ma’nevî mertebelere kavuşur.
İbn-ül-Mugter buyurdu ki: “Araştırma yaptığında, doğruluğun şecaatle, yalanın da korkaklık ile beraber olduğunu görürsün.”
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Şu altı şeyi yapanın cennete girmesine kefilim: 1- Konuşunca doğru söyleyen. 2- Verdiği sözde duran. 3- Emanete riayet eden. 4- Namusunu koruyan. 5- Gözünü haramdan sakınan. 6- Elini her çeşit kötülükten çeken.)
(Şu altı şeyi yapacağınıza söz verin, ben de size cenneti söz vereyim: 1- Namaz kılmak. 2- Zekât vermek. 3- Emanete riayet. 4- Zinadan sakınmak. 5- Helâl yemek. 6- Dili (elfaz-ı küfr, yalan, gıybet, lânet, malayani gibi) kötü sözlerden korumak.)