Sual: İzahlı Mülteka Tercümesi’nde, (Diş dolgusunu çıkarmak mümkün olmayınca, dolgunun üstünden geçen suyla iktifa edilirse, gusül sahih olur) deniyor. Mülteka muteber değil mi?
CEVAP: Mülteka elbette muteberdir, ama bu kitapta böyle bir ifade yoktur. Tercümesine ilave edilmiştir. İzahlı yerine ilaveli dense, daha isabetli olurdu. Mülteka kitabı yazıldığı zaman, dolgu diye bir şey yoktu. Bu bakımdan kitabın orijinalinde, dolgudan hiç bahsedilmez, bahsedilmesi de mümkün değildir. Kitabın müellifi İbrahim Halebî hazretleri, 1549’da vefat etmiştir. Tercüme eden, bunu kendisi ilave etmiştir. Dipnota yapılan bu ilave, asla muteber değildir. Bu ilaveli tercümeyi delil sayan, orijinaline ilave eden kadar suça ortak olur.
Bazısı da, Mülteka’da böyle bir şey var diyerek delil olarak gösteriyor. Hatta bin yıl önceki Mebsut’tan bile, diş kaplaması hakkında delil gösterenler türemişti. Hâlbuki 200 yıl önce dolgu ve kaplama diye bir şey yoktu. Böyle söylemek, 100 yıl önce bilgisayar vardı demek gibi yanlıştır. Bu çeşit hilelere birkaç örnek daha verelim:
1- Fetava-yı Hindiyye’nin, (Dişinde kovuk bulunup içerisinde, dişlerinin arasında yemek kalırsa veya burnunda ıslak kir bulunursa, gusül sahih olur. Kir, ıslak değil kuru ise, altına su geçirmeyeceği için gusül sahih olmaz) ifadesindeki, (Kir ıslak değil kuru ise, altına su geçirmeyeceği için gusül sahih olmaz) kısmını kasten çıkarıp, diş dolgusu gusle mani değil diyen ilim sahtekârları da çıkmıştır.
2- İzmirli İsmail Hakkı, camileri kiliseye benzetmek için, sandalye, koltuk, müzik aletleri konmasını ve Türkçe namaz kılınmasını isteyen reformcu heyetten biriydi. Bu reformcu, Siyer-i kebir şerhinde olmayan ifadeyi var gibi göstererek, (Diş dolgusu gusle mani olmaz) yalanını savurmuştur. Merhum hocamız, bu reformcunun yaptığı bu çirkin işi, (İlimde sahtekârlık) olarak bildirmiştir. (İslâm Ahlakı)
3- İttihatçı mason şeyhülislam Musa Kâzım, Mecmua-i cedide’nin ikinci baskısına, birinci baskıda bulunmayan, (Diş dolgusu gusle mani olmaz) ifadesini ilave etmiştir. Şimdiki cahiller de bunu mehaz göstermektedir.
(Diş dolgusu gusle mani olmaz. Dolgusu olanın Maliki’yi veya Şafii’yi taklit etmesi gerekmez) diyenler, delil göstermek yerine, şahsi yorum yapıyorlar. (Niye olmasın, bana göre bal gibi olur) diyorlar. Yahut yukarıda olduğu gibi, hile yapıyorlar.