Var git, ilim öğren!

Büyüklerden biri, gençliğinde anne babasına; 
“Beni Allahü teâlâya hibe edin. Gidip Onun dînini öğrenip döneyim!” dedi. 
Onlar da memnun olup; 
“Var git, ilim öğren!” dediler. 
O gün sabah çıktı evden. 
Gece vakti dönüp çaldı kapıyı. 
Babası seslendi içeriden:
“Kimsiniz?”
Çocuk;
“Benim, oğlunuz” dedi.
Babası;
“Ben oğlumu Allah yoluna hibe etmiştim, geri almam!” dedi.
Ve açmadı kapıyı. 
O da geri dönüp gitti.
Ve bütün ilimleri öğrenip, büyük bir âlim olarak geri döndü…
***
Yine bir Allah dostu vardı ki, kıymetini bilmiyordu insanlar.
Hattâ birini gönderip;
“Git Ona söyle, insanları aldatmasın!” dediler. 
Haberci geldiğinde, o zat talebesiyle sohbet ediyordu.
Sohbeti kesip;
“Bir Müslüman hakkında, bilmeden ileri geri konuşmak uygun değildir” buyurdu.
Sonra onu çağırdı.
Eline bir kutu verip;
“Bunu götür, köy halkının huzûrunda aç!” buyurdu. 
O da gidip;
“O zât kötü biri değil, bilâkis fazîletli ve âlim bir kişi. Şu kutuyu da size gönderdi” dedi.
Ve açtı kutuyu. İçinde biraz “Pamuk”, üzerinde “Köz” vardı, ama köz pamuğu yakmıyordu. 
Köylüler gördüklerine şaştılar.
Özür dileyip, talebesi oldular…

Comments are closed.