Fahr-i kâinâtın üstünlüğü

Mısır evliyâsından İbrâhim Desûkî hazretleri anlatıyor: “Fahr-i kâinât’ın aleyhissalâtü vesselâm, hayâtı bütün insanlar için rahmet olduğu gibi, memâtı, yâni vefâtı da rahmettir. Nitekim hadîs-i şerîfte; “Ey Eshâbım! Hayâtım sizin için nasıl rahmetse, memâtım da rahmettir. Dünyada müşkillerinizi çözer, şüphelerinizi gideririm” buyurmuştur.”
Hadîsin devamında; “Vefâtımdan sonra da haftada iki kere bana amelleriniz bildirilir. İyi amelleriniz için sevinir, duâ ederim. Günâhlarınız için de Rabbimden af dilerim” buyuruldu.
Her Peygamberin dîni, vefâtlarından sonra çabucak unutuldu.
Sonraki insanlara ulaşamadı.
Bozulup, yok oldular.
“İslâm dîni” ise günümüze kadar gelmiştir.
Hem de hiç bozulmadan, değişmeden, taptâze.
Bundan sonra da kıyâmete kadar sapasağlam devam edecektir.
Hikmetini sordular. Buyurdu ki:
“Çünkü cenâb-ı Hak, bu dîni kıyâmete kadar bozulmaktan koruyacağını vâdetmiştir.
Ayrıca her Peygamber, Allahın rızâsını istemiştir, Ama Allahü teâlâ, Habîbinin rızâsını istemiştir.
Yine her Peygamber, Allahın ismiyle yemîn etmiştir. Allahü teâlâ ise Habîbinin ismine kasem etmiştir.”
Şöyle devam etti:
“Mûsâ aleyhisselâm tabîaten gadaplı, sert mîzâclı olduğundan, ona “yumuşaklık” emredilmiş, “Fir’avuna yumuşak söyle!” buyurulmuştur.
Sevgili Peygamberimiz ise son derece yumuşak huylu olduğu için “sert olması” istenmiş, “Kureyş kâfirlerine sert söyle!” diye emredilmiştir.

Comments are closed.