Bir gün Ca’fer-i Sâdık hazretlerine; “Efendim, Allahü teâlâ fâizi niçin haram kılmıştır?” diye sordular. Cevâbında;
“Fâiz haram olmasaydı, insanlar arasında birbirine karşılıksız iyilik yapan kimse kalmazdı” buyurdu.
BEN DE ÂMİN DEDİM
Bir gün yolda gidiyor, biri de arkasından tâkib ediyordu. Bir ara; “Yâ Rabbî! Bana bir elbise gönder” diye duâ etti.
O ara biri geldi.
Ve bir paket verip;
“Efendim, Bunu size falanca gönderdi” deyip gitti. Paketi açtığında, kıymetli bir elbise görüp, Allaha şükretti.
Tâkip eden kişi;
“Efendim, siz o duâyı yaparken ben de âmin demiştim. Eski elbisenizi de bana verin” dedi.
Hazret-i Ca’fer;
“Peki” buyurdu.
Ve yeni elbiseyi ona verdi.
Kendisi de huzur içinde evine gitti.
O ÜZÜLÜNCE…
Bir kimse anlatıyor: Benim, Zeyd isminde bir amcam vardı ki, Ca’fer-i Sâdık hazretlerini sevmezdi. Bir gün bir yerde bu Velî’nin kerametleri anlatılıyordu.
Amcam geldi.
Biraz dinleyince;
“Ca’fer nerede, böyle işler nerede?” deyiverdi. Hazret-i Ca’fer, bundan haberdar olunca çok üzüldü.
Gönlü incindi.
Ve kırık kalble;
“Allahü teâlâ ona, kelb büyüklüğünde bir hayvan musallat etsin!” buyurdu.
Duâ kabul oldu.
Hem de âcilen.
Aynı gün Zeyd yolda giderken köpek büyüklüğünde bir “arslan” ona saldırdı, parçalayıp geri gitti.