Bir gün, Fudayl bin İyâd hazretleri Mira dağında bulunuyordu. Yanında bâzı sevdikleri de vardı. Bir ara onlara dönüp;
“Meselâ Allah dostu bir Velî zât şu dağa “sallan!” diye seslense, dağ o an sallanır” buyurdu.
O sözünü bitirdi.
Dağ sallanmaya başladı. Ordakiler korktular. Hazret-i Fudayl; “Korkmayın, şimdi durur” buyurdu, sallanma durdu.
BORCUN VAR MI?
Bir gün de halîfe Hârun Reşîd bu büyük Velî’den nasîhat istedi. O nasîhat ettikçe, ağlıyordu. Öyle ki, çok ağlamaktan bayıldı.
Ve yere düştü.
Ayıldığında;
“Ey Fudayl, senin birine borcun var mı?” diye sordu. “Evet, Rabbime kulluk borcum var” buyurdu.
“Onu kastetmemiştim”.
“Neyi kastetmiştin?”
“İnsanlardan birine borcun var mı?”.
“Hayır, Hak teâlâ bana öyle çok ni’metler verdi ki, kullarına minnet etmiyorum” buyurdu.
Hârun Reşîd Ona “bin altın” uzatıp;
“Bunlar kendi malımdır ve helâldir, rahatça kullan” dedi. Lâkin O kabul etmeyip; “Al bunları önümden. Bunca öğüt dinledin, ama hiç faydası olmamış” buyurdu.
BİN HAC ECRİ
Bir gün de; “Müslüman anne babanın yüzüne şefkatle bir defâ bakan kişiye kabul olmuş bir hac sevabı verilecektir” buyurdu.
Dinleyenler;
“Bin kere baksa efendim?” dediklerinde; “Bin kere baksa, bin hac sevabı verilir” buyurdu.