Sen burada az bekle!..

Hazret-i Ömer ile Abdurrahmân bin Avf radıyallahü anhümâ her gece şehri dolaşır, bir yere gelince hazret-i Ömer; “Az bekle!” derdi.
Ve bir eve giderdi.
Az sonra dönüp gelir ve dolaşmaya devam ederlerdi. Hazret-i Ömer vefât edince, Abdurrahmân bin Avf o evi bulup içeri girdi.
Hasta birini gördü.
Pîr-i fânî biriydi bu.
Yaşlı adam karşısında Onu görünce şaşırdı ve heyecanlanıp merakla sordu:
“Sen kimsin?”
“Ömer’in arkadaşı.”
“Ömer yok mu?”
“Yok, ben geldim.”
İhtiyâr güçlükle ve zor duyulan bir sesle; “O nerede, dün gece sabaha kadar bekledim, gelmedi” deyince, hazret-i Abdurrahmân mecbur kaldı gerçeği söylemeye:
“Vefât etti baba.”
O bunu duydu.
Âdeta yıkıldı ve; “Vâh Ömer!” diyerek başladı ağlamaya. Hazret-i Abdurrahmân onu tesellî edip;
“Üzülme” dedi.
“Ben varım ya.”
İhtiyâr adam; “Ben Ömersiz yaşayamam” deyince; “Ben Onun arkadaşıyım baba. O nasıl hizmet ediyorduysa, aynısını ben yapayım” dedi.
Ama fayda etmedi.
Zîra kabul etmeyip;
“Hayır oğlum, sen Onun yaptığını yapamazsın. Ama bir yardım yapacaksan âmin de şu duâma” dedi.
Kaldırdı ellerini.
Ve kısık sesiyle;
“Yâ ilâhî! Mâdemki Ömer gitti, beni de yaşatma!” diye yalvardı. Duâsı ânında kabul oldu. Ellerini yüzüne sürerken “Allah!” dedi.
Başı yere düştü.
Baktı, ölmüştü.
Cenâze hizmetini gördü ve gözyaşlarıyla kabrine defnetti…

Comments are closed.