Kurban Bayramı öncesi, hayvan nakli ve yerleştirilme işleri yapılırken, bazı ufak tefek kazalar olması gayet normaldir. Nihayet konu bir canlı hayvandır. Okullarda bayrak törenlerinde, öğrencilerin nizamı intizamı bile, nice idareciyi burnundan ter damlatırcasına uğraştırır. Yani kurbanlık nakli bunlardan kat kat meşakkatli bir iştir…
Türkiyenin herhangi bir yerinde, kurbanlığı araca bindirirken veya indirirken bir hayvan kaçmaya görsün. Anında kameralar çalışıyor ve haber, olayda kişileri aşağılayıcı bir formatta seyirciye sunuluyor. Besici ve celeplik yapanlar, beceriksiz cahil insanlar olarak sunuluyor. O köylü olmasa ve bu işi yapmasa, hepimiz aç kalırız!.. Onların bir sene boyunca çektiği sıkıntıya hangi gazeteci, muhabir katlanabilir. Önüne verilen dört kazı akşama eve tam getiremeyecekler, neden bu cefakâr insanları aşağılamaya seğirtirler! Hem de kurbanla uğraşmayı aşağılarcasına…
Kurban kesmek nisaba malik bir Müslüman için vaciptir. Yani dinen bir ibadettir. Bunu dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir insan aşağılayamaz. Kurban bayramının ikinci günü bir gazetede;
“İstanbul Boğazı kana boyandı, kızıla döndü!” gibi haberler gördük. Yani kurban kesmek etrafı kana boyamak şeklinde sunuldu. Kurbanda bir kasap elini kesmeye görsün, on tane kamera orada. Ya muhabir ve kameramanlar haber üretemeyip kolaycılığa soyunuyor, ya da patronları bu konuları çokça işleyenlerin sırtını sıvazlıyor! Lütfen inananları rencide etmeyin. Kurban Bayramının ikinci günü bir gazete de “şimdi de alışveriş tavafı” manşeti atabilidi. Tavaf Müslümanlarca bir tek yerde yapılır. O da Kâbe-i şerifin ziyaretinde ve bir dinî vecibe olarak. Bunun dışında hiçbir yerde ve hiçbir kişinin yaptığına tavaf denmez. Bu haber hacca gidenleri ve yaptıkları tavaflarını alaya almaktır. Bunu hiç kimse tezyif edemez…
Bence bu konuların savcılarca, Anayasa, Cumhuriyet ve beynelmilel insan haklarına saldırıdan re’sen takibat başlatılmalıdır…