Nâfi’ bin Abdurrahmân hazretleri “rahmetullahi aleyh” Tebe-i tâbiîn’dendir. Kendisi esmer, güzel yüzlü, güzel ahlâklı, yeri gelince mîzaha meyleden, güler yüzlü, hoşsohbet bir zâttı. Konuşurken ağzından misk kokusu çıkardı.
Ve etrafa yayılırdı.
Bir gün kendisine;
“Her gün misk mi sürünürsünüz?” dediler. Cevâben; “Hayır, rü’yâmda Resûlullahı gördüm. Ağzıma Kur’ân-ı kerîm okudular. O zamandan beri ağzımdan bu güzel koku çıkar ve yayılır” dedi.
NİÇİN OLMASIN
Bir gün de bu zâta; “Efendim, ne güzel yüzünüz, ne hoş ahlâkınız var?” dediler. Cevâbında; “Neden olmasın, rü’yâmda Allahın Resûlü “aleyhissalâtü vesselâm” benimle musâfeha etti ve kendilerinden Kur’ân-ı kerîm okudum” buyurdu.
ÇOK CÖMERTTİ
O devrin büyükleri; “Nâfi’, ahlâk bakımından halkın en iyisi, kırâat bakımından en güzeli idi. Dünyâya düşkün olmayıp çok cömert idi. Yetmiş yıl Resûlullahın mescidinde namaz kıldı” demişlerdir.
ALLAH’TAN KORKUN!
Vefât edeceği zaman, çocukları; “Bize vasıyyet edin?” dediler. Cevâben Kur’ân-ı kerîmden bir âyet-i kerîme okudu.
Başını kaldırdı.
Ve çocuklarına;
“Bu âyet-i kerîmede meâlen; “Eğer mü’min iseniz Allah’tan korkun! Cehennem ateşine karşı takvâyı elden bırakmayın. Birbirinizle iyi geçinmeyi farz-ı ayn bilin. Allaha ve Resûlüne itâatten bir nefes ayrılmayın” buyuruluyor” dedi.