Muhyiddîn-i Dûstî

Muhyiddîn-i Dûstî hazretleri, Seyyid Cemâleddîn Muhammed Ezherî’nin halîfelerindendir. İran’da, Hazar Denizinin güneybatı sâhili boyunca uzanan Geylân bölgesinde yetişti. 1360 (H.762) senesinde yine Geylân bölgesinde bulunan İsâr köyünde vefât etti.
Muhyiddîn-i Dûstî, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
“İyilik yapana teşekkür edileceğini, herkes bilir. Bu, insanlık îcâbıdır. İyilik edenlere hürmet edilir. Ni’met sâhibleri, büyük bilinir. O hâlde, her ni’metin hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâya şükr etmek, insanlık îcâbıdır. Aklın lüzûm gösterdiği bir vazîfe, bir borçtur. Fakat, Allahü teâlâ, her ayıp ve kusûrdan uzak, insanlar ise, ayıp kirlerine ve noksanlık lekelerine bulaşmış olduğundan, Onunla hiç münâsebetleri, alâkaları yoktur. Onu nasıl büyük bileceklerini, nasıl şükredeceklerini anlayamazlar. Ona karşı söylenmesini güzel sandıkları şeyler, Ona çirkin gelebilir. Onu büyültmek, hürmet etmek sandıkları, hakâret ve küçültmek olabilir. Ona hürmet ve şükür şekilleri, yine Ondan bildirilmedikçe, Ona lâyık olacağına güvenilemez ve Onun kabûl edeceği bir ibâdet olamaz. Çünkü, insanların hamd etmeleri, Ona belki hakâret olur. İşte, Onun tarafından bildirilen, ta’zîm, hürmet ve şükür şekli, Peygamberlerin bildirdikleri dinlerdir. Ona kalb ile yapılacak hürmetler, dinde bildirilmiş, dil ile yapılacak şükürler, orada gösterilmiştir. Her uzvun yapacağı işleri, açık ve geniş olarak, beyân buyurmuşlardır…

İ’TİKÂD VE AMEL…
Allahü teâlânın bildirdiği her din, iki kısımdır: İ’tikâd ve amel. Ya’nî îmân ve ahkâm. Bunlardan i’tikâd, her dinde aynıdır. İ’tikâd, dînin aslı ve temelidir. Din ağacının gövdesidir. Amel ise, ağacın dalları, yaprakları gibidir. [Eski dinlerde bildirilmiş olan i’tikâdlar zamânla bozulmuştur. Şimdi doğru i’tikâd, yalnız İslâm dîninin bildirdiği i’tikâddır. Bu doğru] İ’tikâdı olmayan, Cehennemden kurtulamaz. Kıyâmette azâbdan kurtulmasına imkân yokdur. Ameli olmayanların kurtulması umulur. Bunların işi, Allahü teâlânın irâdesine kalmış olup, isterse afv eder, isterse, günâhları kadar azâb ederek, sonra Cehennemden çıkarır. Cehennemde ebedî kalmak, İslâm dîninin bildirdiği doğru i’tikâdı olmayanlar, ya’nî, Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği İslâm dîninden olan şeylere inanmayanlar içindir…”

Comments are closed.