Mûsâ Kâzım hazretleri “rahmetullahi aleyh” siyâsete hiç karışmadığı halde Abbâsî halîfesi Muhammed Mehdî Onu Medîne’den Bağdâd’a getirtip hapsetti.
Bir gece yattı.
Rüyâ gördü.
Hazret-i Alî’yi “radıyallahü anh” görmüştü. Allahın Arslanı ona bir heybetli nazar edince, korkudan uyanıp, hemen o gün Mûsâ Kâzım’ı hapisten çıkardı.
O DA HAPSETTİ
Halîfe Hârûn Reşîd de umreden dönerken, Medîne’ye uğradı. İmâm hazretlerini alıp Bağdâd’a getirdi ve siyâsî sebep göstererek hapsetti. Hattâ ölünceye kadar hapiste kaldı.
Ona mektubu var.
Mektup şöyledir:
“Benden belâ ve musîbet gitmeyecek, sen de dâima rahat ve genişlik içerisinde olacaksın. Ama şunu unutma ki, sonu gelmeyen âhırete sen de gideceksin, ben de…”
BU GECE ÖLÜR
Mûsâ Kâzım hazretleri, Hârûn Reşîd tarafından hapsedildiği zaman, İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin iki talebesi olan Ebû Yûsuf ile Muhammed Şeybânî hazretleri ziyâretine gitmiş birlikte oturuyorlardı.
Nöbetçi geldi.
Hazreti İmâma;
“Ey mübârek efendim, bugünkü nöbetim bitti. Yarın dönüşümde, bir ihtiyâcınız varsa, getireyim” dedi. Hazret-i İmâm; “Sağol, bir ihtiyâcım yoktur” buyurdu.
Nöbetçi ayrıldı.
Hazret-i İmâm;
“Bu, yarın döneceğini zan edip bana ihtiyâçlarımı soruyor. Halbuki yarın ölecek” buyurdu. O gece ölüm haberi geldi.